12 Mart 2012 Pazartesi

Ekmek ve Gül İstiyoruz!

“Ekmek ve Gül İstiyoruz” Amerika’da grev yapan tekstil işçilerinin grevinde kadın işçilerin talebiydi. Kadın işçiler ekmek istiyorlardı, ekmek davalarını savunuyorlar, daha insanca yaşanabilir bir ücret ve hak talep ediyorlardı. Ama bunlar yetmezdi, kadın işçiler gül de istiyordu. Burada gül, sadece bir çiçek değildi. Kadın işçiler insanca muamele görmek istiyordu. Ezilmeye, baskı görmeye, ayrımcılığa karşı çıkıyorlardı.

Kadın işçiler bugün de hem emeğinin karşılığını talep ediyor hem de işyerinde ve ev içinde saygı talep ediyorlar. Şiddet görmek, ikinci sınıf muameleye maruz kalmak istemiyorlar.

Kadın işçiler uyku dışında sürekli çalışmak zorundadır. İşyerinde yoğun şekilde çalışmasına karşın hak ettiği ücreti alamaz, hakaretlere-tacizlere maruz kalır. Tüm gün alınteri döküp yorulması yeterli sayılmaz, eve geldiğinde de çalışmaya devam eder. Eve getirdiği para küçümsenir. Sadece katkı sayılır. Kazandığı paranın harcaması dahi kendi ellerinde değildir. Eşi, babası kazandığını kahvede, meyhanede harcar, ya kadın?

Eşi, babası, erkek çocuğu gibi akşam dinlenemez, yemek yapar, temizlik yapar, çamaşır-bulaşık yıkar. Gündüz patronun akşam erkeğin hizmetindedir. Bu da yeterli sayılmaz. Sokağa çıktığında da rahat bırakılmaz. Zaten arkadaşlarıyla bir araya gelebileceği, sosyalleşeceği yerler yoktur, sokakta da tacize uğrar, rahat yürüyemez, her yaptığına, her söylediğine dikkat etmek zorundadır. Ya kendisi ya da bir tanıdığı şiddete uğrar, kadına şiddet ülkemizde derin yaralardan biri haline gelmiştir.

Ancak bu durum böyle gidemez. Kadın işçiler hem ekmek hem gül istemeye devam edecekler. Sendikalı olacaklar.

Sendikalı olmak güçlü olmaktır, haklarını bilmektir, kendini ezdirmemektedir.

Sendika dayanışmadır. Dayanışmaya ihtiyaç duymuyor muyuz? Derdini anlayacak, kendisine yardım edecek, destek verecek kişilere ne kadar özlem duyuyoruz değil mi? İyi günde (düğünde, doğumda), kötü günde (hastalıkta, ölümde) insan yanında dostlarını arar. Sendika işçilerin birliği olduğu için iyi günde kötü günde yanındadır.

Sendika  sosyalleşmedir. Kadın işçilerin bir araya geldiği, öğrendiği, öğrettiği, eğlendiği, paylaştığı ortamlar hazırlar. Sendikanın sahibi işçidir. İşçilerin taleplerine hayat vermekle yükümlüdür.

Sendika güvendir. İçinde yaşadığımız toplumda insanlar kendilerine de yakınlarına da çevresine de güven duyamamaktadır. Oysaki güven kendiliğinden ortaya çıkmaz. Emek ister. Sendika işçi arkadaşlarına güvenmeye başladığın yerdir.

İşte 8 Mart, bu nedenle işçi kadınlar için önemli bir gündür. 1857 yılında Amerika’da grev yapan dokuma işçisi kadınların 8 saat çalışma ve insanca yaşam talebiyle ortaya çıkmıştır ve günümüzde de bu taleplerimiz devam edecektir.

Trexta işçisi kadınlar da sendikasında birlik olacak, hem hak ettikleri ücreti ve hakları alacaklar hem de hak ettiği saygıyı görecek. Birliği, güveni, dayanışmayı yaşayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder