Deri-İş Sendikamızın Genel Başkanı Musa Servi ve
Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Eren Korkmaz 26 Ocak- 1 Şubat arasında
Belçika, Almanya ve
Hollanda’da çeşitli görüşmelerde bulundu.
Avrupa Federasyonlarının Ortak Yürütme Kurulu Toplantıları
15-16 Mayıs 2012 tarihlerinde Avrupa’daki üç işçi federasyonun birleşerek
Avrupa Sanayi İşçileri Federasyonu’nun kuruluş kongresini gerçekleştirecekler. Kongre öncesinde son hazırlıkları gerçekleştirmek için
30-31 Ocak tarihlerinde
Belçika’da Elewijt şehrinde toplantılar düzenlendi.
30 Ocak günü
ETUF:TCL (Avrupa Sendikalar Federasyonu:Tekstil, Giyim ve Deri) federasyonunun yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Olağan yönetim kurullarının aksine Avrupa genelinde tekstil sektöründeki sendikaların geniş katılım gösterdiği toplantıda ETUF:TCL’nin feshi ve yeni kurulacak federasyonun tüzük ve politikaları üzerine görüşmeler yapıldı.
31 Ocak günü ise yeni federasyonda yer alan diğer iki Avrupa federasyonu olan
EMCEF (Avrupa Maden, Kimya, Enerji İşçileri Federasyonu) ve
EMF (Avrupa Metal Federasyonu) Yönetim Kurullarıyla beraber üç federasyonun yönetim kurulları ortak bir toplantı düzenlediler, kuruluş kongresinin detaylarını, tüzüğünü, politik önergesini ve çeşitli komitelere yönelik adayları belirlediler.
Bu toplantıda politik önerge kısmında Deri-İş adına söz alarak görüşlerimizi ifade etme imkanını değerlendirdik. Konuşmamızda kapitalizmin krizi nedeniyle tüm ülkelerde işçilerin haklarına yönelik saldırganlığın arttığına değindik. Konuşmamızda
“Dünya genelinde sermayenin saldırganlığına karşı işçi sınıfının da ortak bir direniş ve mücadele hattı örmesi gereklidir. Emeğe yönelik saldırganlarına karşı hep beraber ‘No passaran’ (Geçit Yok) diyebilmeliyiz.
Biz de ülkemiz Türkiye’de örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı durmaktayız. Türkiye’de sendika üyesi olmak ne yazık ki işten atılmayı, baskıyı, gözaltıyı, biber gazını göze almak demektir. Ancak yalnızca saldırıdan bahsetmek yeterli değildir. Ciddi bir direniş ve mücadele de örgütlenmektedir.
Deri-İş olarak Kampana’da yaklaşık 300 gündür, Savranoğlu’nda ise 200 gündür direnmekteyiz. Prada gibi uluslar arası firmalara üretim yapan DESA’da örgütlenme mücadelemiz ısrarla sürmektedir.
Bugün hükümet sendika istatistiklerini açıklama adı altında anti-demokratik iş kolu barajı üzerinden toplusözleşme hakkımızı elimizden almakla bizleri tehdit etmektedir. Bizler ILO normlarına uygun, demokratik bir yasa için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yeni kurulacak federasyonun önemi büyüktür. Hem milyonlarca işçinin örgütsüz olduğu Türkiye ve Balkanlarda hem de Avrupa’da göçmen işçilerin sorunlarını savunmak, kiralık işçiliğe-taşerona karşı mücadele etmek gibi ciddi gündemleri olmalıdır. Hem ülkemizde hem de dünyada bu nedenle en büyük ortak şiarımız dayanışma ve enternasyonalizm olmalıdır” denildi.
Toplantıda ayrıca DESA, Kampana-Savranoğlu ve Trexta’daki örgütlenme çalışmalarımıza dair hazırladığımız
İngilizce bildiri de toplamda 8 milyon işçiyi temsil eden sendika temsilcilerine dağıtıldı.
Toplantıda ayrıca 30 Ocak günü hükümetin tasarruf paketlerine karşı genel grev yapan
Belçikalı işçilerle dayanışma mesajı kabul edildi, Avrupa Birliği’nin yeni vergi yasası reddedildi, yine Avrupa Birliği’nin işçilerin grev hakkını sınırlamaya dair planı protesto edildi ve ETUC’un çağrısını yaptığı 29 Şubat’taki Avrupa çapındaki genel greve katılım çağrısı yapıldı.
Deri-İş’in Mücadeleleriyle İlgili Toplantılar
30-31 Ocak tarihlerindeki Yürütme Kurulu toplantısı süresince
DESA’daki mücadelemizle ilgili olarak
ETUF:TCL Başkanı İtalyan sendikacı Valeria Fideli, ETUF:TCL Genel Sekreteri Luc Triangle, ITGLWF Genel Sekreteri Klaus Priegnitz ve
İspanyol sendika lideri Isidor Boix ile bir toplantı gerçekleştirildi. DESA işvereni ile son dönemde gerçekleşen görüşmeler ele alındı. 8 Şubat tarihinde ETUF:TCL ve ITGLWF Genel Sekreterlerinin DESA meselesiyle ilgili olarak İstanbul’a gelecek olmaları da bu görüşmenin önemini arttırmıştır. Görüşmede DESA işvereni ile düzenli görüşmeler yapmanın ve sorunları medeni şekilde ele almanın olumlu olduğu ve devamını getirmek gerektiği üzerinde duruldu. DESA’nın örgütlenme özgürlüğüne saygı gösterdiğini yalnızca sözle değil pratikte de göstermesi gerektiği, bu görüşmelerin oyalamaya dönüşmemesi için somut adımların ele alınması halinde anlamlı olacağı, DESA’nın imzaladığı protokole uyması ve sendikal sebeple işten çıkarılanların işe geri alınması üzerinde duruldu.
Toplantı süresince ayrıca şu an Alman
IG BCE (Maden, Kimya, Enerji Sendikası) ve
EMCEF Başkanı olan ve yeni kurulacak
EIWF (Avrupa Sanayi İşçileri Federasyonu) başkanlığına tek aday olan
Michael Vassiliadis ile başta DESA olmak üzere Trexta ve Kampana-Savranoğlu mücadeleleri üzerine bir görüşme gerçekleştirildi.
İspanyol sendikacı Isidor Boix ile de bu mücadelelerin dışında
Inditex projesi kapsamında Türkiye’de yapılacak çalışmalar ele alındı.
Toplantıda ayrıca
Finlandiyalı sendika temsilcileri ile
Nokia tedarikçisi Trexta’daki çalışmalarımız ve birlikte neler yapılacağı üzerinde duruldu.
DESA, Trexta, Kampana-Savranoğlu üzerine aralarında Hollandalı, İsveçli ve Avusturyalı sendikacıların olduğu bir dizi ülkeden sendikacılarla görüşmeler gerçekleştirildi.
Yürütme Kurulu toplantıları öncesinde
26 Ocak günü Almanya’da
Dortmund’da
NGG (Gıda İşçileri Sendikası), 27 Ocak günü
Hannover’da
IG BCE (Maden, Kimya, Enerji) sendikasının deri işkolu sorumlusu ile görüşmeler yapıldı.
Bu süre boyunca Avrupa’da yaşayan Türkiyeli sendika temsilcileri, uzmanları ve yöneticileriyle ve çeşitli siyasi parti ve kurum temsilcileri ile de görüşmeler gerçekleştirildi. Bu toplantılarda Türkiye’de sendikal hareketin durumu, Deri-İş’in beklentileri ve DESA, Trexta ve Savranoğlu-Kampana Deri’deki mücadele ve direnişleri ele alındı.
Güçlü ve etkili uluslar arası kampanyalar yapmak, sendikalarla beraber eylem ve etkinlikler düzenleyerek dayanışma göstermek, maddi ve manevi destekte bulunmak ve kamuoyunda görünür olmak için parlamenterler ve medya üzerinden nasıl çalışmalar yapılabileceği gündemleşti ve çeşitli somut kararlar alındı.
Kitle Toplantıları
Ziyaret süresince Deri-İş Sendikası olarak Avrupa’daki Türkiyeli işçilerle de kitle toplantıları gerçekleştirildi.
26 Ocak’ta Duisburg’da, 27 Ocak’ta Hannover’de, 28 Ocak’ta Darmstad’da, 29 Ocak’ta Anthem’de çeşitli Türkiyeli derneklerin üyeleriyle, siyasi parti temsilcileriyle ve Türkiyeli emekçilerle ortak sohbet toplantıları düzenlendi.
Bu toplantılarda da Deri-İş başta olmak üzere ülkemizde işçi sınıfının durumu ve mücadelesi üzerinde duruldu ve uluslar arası dayanışmanın ve kampanyaların önemi ve gerekliliği anlatıldı. Soru-cevapların ve görüşlerin ifade edildiği sohbet toplantıları verimli geçti.
Türkiye’deki işçilerin mücadelesi ile dayanışmayı yükseltmek, sendikaların ve kurumların sendikal özgürlüklere saygı göstermeyen firmaların ve müşterilerinin mağaza ve işyerlerinin önünde güçlü ve sürekli eylemler yapmak gerekliliği üzerinden hemfikir olundu.
Sonuç
26 Ocak-1 Şubat tarihleri arasındaki Avrupa ziyareti sendikamız açısından
oldukça yoğun ve verimli geçmiştir.
Özellikle 30-31 Ocak tarihlerinde Avrupa’nın her ülkesinden gelen ve tekstil, deri, maden, kimya, enerji, metal sektörlerinden toplamda 8 milyon işçiyi temsil eden sendikaların temsilci ve yöneticilerinin bir araya geldiği toplantılarda sendikamızın aktif bir tutum alması, genel kurullarda söz alarak, bildiri dağıtarak ve özel görüşmeler gerçekleştirerek ülkemizdeki durumu ve mücadelelerini anlatması oldukça önemli kararların alınmasına ve işbirliğinin güçlenmesine sebep olmuştur. Yeni kurulacak federasyonda Türkiyeli sendikalarla dayanışmanın özel bir gündem olarak kabul edilmesi ve buna uygun örgütlenmelere gidilecek olması sendikamızın uluslar arası dayanışmadan daha güçlü şekilde faydalanacağına işaret etmektedir.
Ayrıca Türkiye’deki sendikal mücadelelere bugüne kadar güçlü destek veren Almanya’daki sendikalarla merkezlerinde özel görüşmelerin yapılması, Türkiyeli göçmen işçilerle kitlesel toplantıların yapılması ve Avrupa sendika hareketinde aktif görev alan Türkiyeli temsilcilerle yeni bağların kurulması oldukça değerlidir.
Önümüzdeki dönemde bu bağların güçlendirilmesi ve sendikal özgürlüğe gerekli saygıyı göstermeyen DESA, Trexta ve Kampana-Savranoğlu ile Çorlu, Gerede, Bursa ve Uşak’taki deri işverenlerini çağdaş normlara uymaya davet etmek için etkili uluslararası kampanyalar yürütmenin altyapısını oluşturma açısından bu çalışmalar etkili olacaktır.