16 Nisan 2012 Pazartesi

Ücretlerimizi düzenli ve zamanında almak istiyoruz

Sevgili Trexta işçileri,

Haklarımızı bilmediğimizde yıllarca uzun saatler, düşük ücretle çalışmaya zorlanmakta, ücretlerimizi düzenli ve zamanında almamakta ve bir gün hiçbir gerekçe gösterilmeden kapı önüne konulabilmekteyiz. Oysaki haklarımız var. Şayet çalışıyorsak, üretiyorsak haklarımızdan da yararlanmalıyız. Çünkü bizler hayır için değil, çocuklarımız ve geleceğimiz için alınteri döküyoruz.

İş Kanuna göre işçinin ücreti düzenli ve zamanında ödenmelidir. Bakınız 34. madde ne diyor? 20 gün içinde ödenmiyorsa çalışmama hakkına sahipsiniz ve bu nedenle sizi işten çıkaramazlar.

Madde 34 -Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez. Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.
Ayrıca 4857 Sayılı Kanunun 102/a maddesinde de işveren veya işveren vekili işçilerin ücretini zamanında kasten ödememesi veya eksik ödemesi halinde bu durumda olan her işçi için ayrı ayrı olmak üzere para cezasına çarptırılır.

Öte yandan işçinin hak ettiği ücretlerin ay sonunda ödenmemesi işçiye Madde 24/2-e uyarınca önelsiz fesih hakkı vermektedir. Yani işçi işten ayrılabilir. Bunun karşılığında kıdem tazminatını alır ancak ihbar tazminatı alamaz.


İşinize son verildiğinde, çalışma sürenize göre size önceden haber verilmesi ve bu süre dahilinde günde 2 saat iş aramanız için izin verilmesi gerekmektedir. Örneğin bir buçuk yıldan üç yıla kadar çalışan işçi için 6 hafta öncesinde işten çıkarılacağının bildirilmesi gereklidir. Şayet önceden haber verilmeden işten çıkarıldıysanız ihbar tazminatı almaya hak kazanırsınız.

Yıllardır yüzünüze bakmayanlar şimdi sizle neredeyse her hafta toplantı yapıp dert anlatıyorlar. Sendikamızın çalışmaları sayesinde kısmi iyileştirmeler yaptılar. Hatta sendika girmesin diye işyeri temsilcisi dahi seçtiler. Ancak temsilcilerinizi dahi kendi mesajlarını vermek için kullanıyorlar. İş güvencesi olmayan temsilcilerin sizin haklarınızı savunması mümkün olabilir mi? Fabrika yönetiminin tehditlerini sizlere iletmek için mi arkadaşlarınızı seçtiniz?
Şimdi de size Trexta'nın ekonomik durumundan bahsedelim. Sadece ihracat rakamları dahi gerçeği bize göstermektedir. Trexta, 2009 yılında 21.460.183 (21 milyon dolar) dolar ihracat yaparak ile Türkiye'nin en çok ihracat yapan 611. şirketi. 2010 yılında ise 755. sırada. 2010 toplam ihracattan 20.957.756 dolar kazanmış. İşvereninizn Amerikan işyaşamına verdiği bilgide yıllık gelirini ise 1 milyon dolardan fazla olarak belirtmektedir. Trexta'nın bir de ülke içinde satışları buna eklenmelidir.

Tüm dünya ekonomik krizdeyken Trexta milyonlarca dolar gelirini sürdürmektedir. Türkiye'nin en büyük 800 ihracatçısı arasında otomobil-beyaz eşya gibi çok daha değerli ürünleri üretenlerle yarışmaktadır. İşçisine saygı göstermeyen Trexta, dünya gerçekliğini daha iyi okuyarak ve müşterilerini elinde tutarak bu süreci aşar. Trexta'nınki kardan zarardır. 300 bin dolar az gelir elde etse de 21 milyon dolarlık geliri vardır.

Trexta 18 Ocak 2011 tarihinde Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'dan altın başarı ödülü almıştır. Altın başarı ödülü ise 10-25 milyon dolar ihracat yapan firmalara verilmektedir.

Sevgili arkadaşlar, sendikalı olmak işçilerin tek çaresi, tek güvencesidir. Ancak sendikalı olursanız haklarınıza sahip çıkabilirsiniz, iyi bir iş-iyi bir gelecek elde edebilirsiniz. Kaybedecek neyiniz var? Asgari ücret mi? Yarım maaşlar mı? Sendikalı olursanız geliriniz, sosyal haklarınız, imkanlarınız artacak. Birlik ve dayanışma içinde olacaksınız. Avukatınız olacak. Sendikalı olduğunuzda siz istemediğiniz sürece kimsenin haberi olmaz. Şayet haksız yere işten çıkarılırsanız kıdem tazminatınızın dışında en az 12 maaş ekstra tazminat kazanırsınız.

Daha fazla süreci uzatmaya gerek yoktur. Trexta işçisi sendikalı olacak, çağdaş ve insani koşullarda çalışacaktır. Trexta sendikayla masaya oturduğunda müşterilerini kazanacak, daha fazla üretim yapacaktır. Şayet müşterilerini kaybetmek istemiyorsa, yeni müşteriler istiyorsa sendikanın uluslar arası kampanyasını bitirmesini istiyorsa sendikayla anlaşmak zorundadır. Aksi takdirde çalışmalarımız daha da büyüyerek devam edecektir. İşçilerin birliğini temsil eden sendikayı reddetmek işçiye saygısızlıktır. Sendikamız kararlıdır. Hem işçinin hem de firmanın kazanması için tek yol sendikayı tanımaktır.

DERİ İŞ SENDİKASI 0530 781 6037

ÇERKEZKÖY TREXTA DİRENİŞİNDEN HABER VAR (Birgün Gazetesi-6 Nisan 2012)

MERT PEKŞEN

Dünyaca ünlü Apple, Blackberry ve Nokia gibi teknoloji devlerinin ürünlerine deri kılıf üreten, yaklaşık 600 işçinin çalıştığı Trexta fabrikasındaki Deri-İş tarafından organize edilen sendikalaşma mücadelesinden haber var. “Performans düşüklüğü” gerekçesiyle, 8’i sendikalı 20 işçinin haksız olarak işten çıkarılmalarını protesto etmek, daha fazla işçinin işine son verilmesini engellemek ve işçilerin haklarının geri alınmasını sağlamak amacıyla 17 Şubat’ta başlayan ve 2 hafta süren fabrika önündeki direnişe ara verildi.

ÇERKEZKÖY’DE ÖRNEK MÜCADELE
Direnişin ilk haftasında ziyaret ettiğim işçiler, fabrikada çalışma koşullarının oldukça kötü olduğundan, zorla ve baskıyla uzun süre çalıştırıldıktan, aksi takdirde işten çıkarılmakla tehdit edildiklerinden ve maaşlarını oldukça geçişmiş olarak ya da eksik olarak aldıklarını dile getirdiler. İşçilerin kararlığı sendika organizasyonu ile birleşince ortaya Çerkezköy’de pek de rastlanmayan güçlü bir direniş ortaya çıkardı. Görüştüğüm işçilerin her birinin söylediği ortak bir şey vardı. Trexta direnişi sadece işten çıkarılan işçilerin haklarının korunmasını amaçlamıyor, aksine bu direniş kapısı önünde bekledikleri fabrikada hâlâ aynı kötü koşullarda, güvencesiz olarak çalışan işçi arkadaşlarının haklarını korumayı amaçlıyordu.

Hemen hemen 65.000 işçinin çalıştığı ve sendikalılık oranının çok yüksek olmadığı Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde direniş organize etmek kendi zorluklarını da yanında getiriyor. Deri-İş yetkilisi Ali Bayram'ın da belirttiği gibi Çerkezköy bölgesinde grev ve direniş geleneğinin düşük olması, taşeronlaşmanın artık bir norm haline gelmesi nedeniyle işçilerin örgütlenmesinde belirli güçlüklerle karşılaşılıyordu. Fakat, Trexta direnişi yalnızca işçilerin patrona karşı dimdik ayakta durabildiklerini kanıtlamadı, ayrıca bölgedeki diğer işçiler ve sendikalar için de başarılı bir örnek oldu.

ULUSLARARASI DAYANIŞMANIN ÖNEMİ
Direnişin bölgede ve ulusal çapta örgütlenmesinin ve destek almasının yanı sıra, bir diğer önemli gelişme ise daha önce UPS, DESA ve Novamed örneklerinde de gördüğümüz uluslararası işçi dayanışmasının öne çıkmasıydı. Deri-İş Sendikası Uluslararası İlişkiler yetkilisi Emre Eren Korkmaz ile yaptığım görüşmede, Korkmaz süreci ve sonuçlarını şöyle anlattı:

“Ülkemizde son yıllarda başarı kazanan işçi direnişlerinde işçi sınıfının enternasyonal dayanışmasının büyük önem kazandığını görüyoruz. Yereldeki işçi direnişi şayet ulusal ve Uluslar arası alanda kamuoyu desteğini kazanabilirse işverenlere geri adım attırmak ve işçilerin örgütlenme özgürlüğünü kazanmak daha fazla mümkün hale gelmektedir. Trexta gibi firmaların uluslararası markalara olan ekonomik bağımlılıkları, marka imajının özellikle kriz döneminde daha da önem kazanması, rekabet koşulları dünya genelinde işçi sınıfının ve emekten yana güçlerin ortak hareket etmesinin etkili sonuçlar doğurmasına hizmet etmektedir. İşçiler üzerindeki baskılar, polis-zabıta baskısı, uzun mahkemeler ve örgütlenmenin önündeki türlü engelleri aşmada işte bahsini ettiğimiz Uluslar arası dayanışma belirleyici bir rol oynamaktadır.

Trexta özgülünde 24-30 saate varan, bayılana kadar çalıştırma, mesai ücretini ödememe, sesini çıkaranı işten atma, hakaretler ve baskılar bu sayede aşılabildi. Artık 12 saat çalışılıyor, mesai ücreti alınıyor, kapı önündeki bekleyişimiz sayesinde rahatça işçi işten atamıyor. Bunda firmanın ekonomik durumunu oldukça sarsan markalarda örgütlü sendikaların ve Uluslar arası sendikal hareketin desteğinin büyük payı var. Uluslar arası Metal İşçileri Federasyonu ve Finlandiyalı sendikaların çabasıyla Nokia'nın denetime gelmesi, siparişlerin büyük oranda düşmesi, buna ek olarak Trexta'nın fabrikalarının olduğu Hindistan ve Çin'de çalışmaların yapılması, Trexta merkezinin yer aldığı ve müşterilerinin de bulunduğu ABD'de etkili kitle örgütlerinin harekete geçmesi bizim alandaki çalışmalarımızın önündeki bazı engelleri aşmamıza, işçilerde ise sendikaya güvenin pekişmesine ve bilincin yükselmesine neden olmaktadır. Bir süre sonra firma ya milyonluk dolarlık yatırımlarını kaybediyor ve piyasada büyük darbe yiyor veya işçilerin örgütlenme özgürlüğünü tanıyor, sendika ile masay oturuyor. Biz yerelde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu çalışma hem Uluslar arası işçi hareketi hem de kadın hareketi için önemli bir mücadele alanı. Tüm kamuoyunun desteğini bekliyoruz.”


Direniş ile ilgili gelişmeleri takip edebilmek için:
http://trextadasendika.blogspot.com/
http://www.deri-is.com/
Direnişle ilgili Uluslararası alanda yürütülen
imza kampanyasına destek vermek için:
http://www.change.org/petitions/ceo-trexta-turkey-we-urge-trexta-management-to-respect-basic-workers-rights#
Fabrikayla doğrudan iletişime geçebilmek için:
http://www.trexta.com/Default.aspx?pageID=105

Kadın işçilerin mücadelesi (Radikal Gazetesi-1 Nisan 2012)

Hükümetinden sokaktaki vatandaşa kadar hepimiz tüm dünya krizdeyken büyüyen, Çin’le yarışan ülkemiz ekonomisiyle gurur duyuyoruz. Tek rakamlı büyümeler bizi kesmiyor, daha fazla, daha fazla istiyoruz, kişi başına düşen geliri bizden kat be kat fazla olsa da komşumuz Yunanistan’ın haline bakarak şükrediyoruz. Lider ülkenin vatandaşı olmanın keyfini çıkarmayı öğreniyoruz.
Büyüdüğümüz konusunda hepimiz hemfikiriz. Yüksek işsizliğe karşın fabrikalar harıl harıl çalışıyor, insanlar gece gündüz üretim yapıyorlar. Lakin mesele paylaşıma geldiğinde büyük bir sorun beliriyor karşımızda. Büyüme tek başına yeterli midir, eğer bölüşümde sorun varsa veya bölüşüm adaletsizse ekonomik büyüme sorunları derinleştirir mi azaltır mı?

Başlayalım
İşte size “her gün büyüyen” Türkiye’den bir örnek. Yer Çerkezköy. Ülkenin en büyük fabrikalarının yer aldığı bir işçi havzası. Yaşam, fabrika vardiyalarına göre düzenlenmiş. Onbinlerce işçi servislerle fabrikalara taşınıyor ki fabrikada üretim hiç durmasın, 24 saat çalışılsın. Kadın-erkek onbinlerce işçi düzenli şekilde üretmelerine karşın ücretler genellikle asgari ücret seviyesinde. Ürettikleri tüm dünyada kullanılırken kendileri her geçen yıl daha da artan kredi borçlarının altında, çocuklarının eğitimini nasıl sürdürebileceklerinin derdini taşıyorlar.
Trexta da Çerkezköy’de bir fabrika. 600 işçi, 12’şer saat halinde iki vardiyada çalışıyor ve neredeyse bütün büyük firmalara, cep telefonları için deri kılıf üretiyorlar. İşçilerin yüzde 75’i kadın. Firmanın Hadımköy’de, Çin ve Hindistan’da da fabrikaları var.
Firma, kılıf üretiminde başarılı ancak kendilerine Türkiye’nin en büyük bin ihracatçısı arasında yer veren, bu zenginliği üreten yüzlerce işçinin hakları olduğunu unutmuş. Gerçekten unutmuş, bizzat işveren, fabrika kuruluşundan bu yana geçen 12 yılda ilk kez 2012’nin başında işçileri toplamış ve “sizi unutmuşum, kusura bakmayın” diye dil dökmüş ve işçileri sendikaya gitmemeleri için uyarmış: “Her şey bir anahtara bakar, ‘onlar’ fabrikaya girerse, kapısına kilidi vurur, burayı terk ederim”.
Deri-İş Sendikası, Ağustos 2011’den bu yana Trexta’da sendikaya kayıt yapıyor. Sendika yetkilileri işçilerle buluştuğunda öğrendiği işçi hikayelerinden hangisine üzüleceğini bilemedi. İşçiler oynamasın diye sanayi ütüsünden acil butonu çıkarıldığı için eline düşen sıcak ütünün yaktığı genç Serap’ın elinden mi bahsedelim, yoksa bu “kazadan” sonra kendisine verilen iş güvencesine rağmen salt sendikalı olduğu için atılmasına mı değinelim? Çiğdem’in, Hatice’nin, Esma’nın, Pınar’ın, Semra’nın ve arkadaşlarının hiç ara vermeden sabahlara kadar, kimi zaman 24 saat, kimi zamansa 30 saat, yönetimin deyişiyle “iş bitimine”, işçilerin deyişiyle “adam bitimine” kadar çalıştırılmalarını mı anlatalım? Tezgahta çalışırken ayakta uyuyakalanı mı yoksa bayılanı mı söyleyelim? Uzun çalışma saatlerine karşın mesai ücretlerinin verilmediğini, esnek çalışmanın sonucu olması gereken izinlerin verilmemesini mi, iki yıldır yıllık iznini kullanamayan Şengül’ü mü soralım? Fabrikada kullanılan ilaçlara uygun olmayan ve işçilerin nefes almasını dahi zorlaştıran maskelerden rahatsızlanan ve maskesini hafif kaydırdığı için müdürün “Sanki çok güzelsin de maske takmıyorsun!” dediği Zeynep’i ve kadın oldukları için hakarete ve baskıya uğrayan işçileri mi anlatalım? Herhangi bir sebebi olmadığı halde, salt beyaz yakalıları mavililerden ayırmak için fabrika içine çizilen ve geçişi yasaklanan kırmızı çizgilere mi değinelim? Her ay 100’e yakın işçinin kapı önüne konulmasına karşın hiçbirine kıdem ve ihbar tazminatı verilmemesini, engelli çocuğunu hastaneye götürmek için içeride kalan kıdemini talep eden Fatma’yı kapıdan kabul dahi etmeyen yönetimin küstahlığını mı örnekleyelim?

Kadınlar konuşunca
İşte tüm bu şartlar işçilerin bir isyan halinde sendikaya gelmesiyle sonuçlandı. İşçilerin sendikalaşması karşılığında yönetim ilk başta işçileri küçümsedi. Yıllarca konuşma yasaklarına harfiyen uyan, her şeye sessizce boyun büken kadın işçilerin bir anda konuşmaya başlaması, itiraz etmesi, haktan hukuktan bahsetmesi üzerine bocaladı. Sonra öfkelendi. Peyderpey 32 sendikalı işçiyi kapı önüne koydu, fabrikanın en iyi makinecilerinden Gülcan’ın da aralarında olduğu tüm işçileri “performans düşüklüğü”nden işten çıkartarak sendikanın önünü kesmeye çalıştı.
Ama her seferinde yeni işçiler öne çıktı. Sendikanın uluslararası ilişkileri sayesinde Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu ve Finlandiyalı sendikalar harekete geçti. Ünlü cep telefonu şirketinin üst düzey yetkilileri, Kasım ve Şubat aylarında iki kez fabrikaya denetime geldi. Kısmi düzelmeler oldu. İşçiler 12 saat çalışmaya, mesai ücretlerini almaya başladı. İşveren ve yönetim işçilerle toplantılar yapıp ekonomik durumlarını izaha kalkıştı. İşçilerden temsilci seçip işçiyi dinlemeye başladı. Ancak 400’ü aşkın kadın işçi olduğu halde yasaların zorunlu kıldığı kreş halen yok. Halen maaşlar yarım yarım ödeniyor. Halen iş sağlığı ve güvenliği ilkelerine uyulmuyor. Her şeyden önemlisi işçilerin anayasal hakkı olan sendikayı reddediyor, sendikalı işçiler üzerinde baskı ve ayrımcılık sürüyor, işçiler üzerinde korku havası yaratılarak tehditler savruluyor.
Er ya da geç sendika Trexta’ya girecek. İşçilerin sloganı, “Ummadık taş baş yarar”. Yıllarca hor görülen işçi sesini çıkarmayı, hakkını korumayı öğreniyor. Karşı çıktığında koşulların düzeldiğini, boyun eğdiğinde daha fazla ezildiğini görüyor. Dünyanın dört bir yanında dostları olduğunu deneyimliyor.
Trexta yönetimi artık sendikal hak gasplarına kılıf bulamayacak. Trexta işçisi haklarından yararlanarak, kölece değil, insanca şartlarda çalışacak. Çiğdem’in sendika toplantısında dediği gibi: “Sendikal çalışma başlayalı beri yalnızca insan olduğumu değil, kadın olduğumu da fark ettim.”
Herkesi Trexta işçileriyle dayanışmak için ABD’de başlatılan online imza kampanyasına destek vermeye davet ediyoruz. http://action.laborrights.org/p/dia/action/public/?action_KEY=4027#petition

EREN KORKMAZ: Deri-İş Sendikası

20 Mart 2012 Salı

TREXTA'DA ULUSLARARASI KAMPANYA BÜYÜYOR

Trexta'nın işçilerin temel hakkı olan sendikal örgütlenme özgürlüğüne saygı göstermemesi ve sendikalı işçilerin haklarını kabul etmemesi ve Ağustos ayından bu yana 32 sendika üyesini işten çıkarması üzerine başlatılan Uluslar arası kampanya giderek genişlemekte ve yeni boyutlar kazanmaktadır.

Uluslar arası Metal İşçileri Federasyonu ve Nokia'da örgütlü bulunan 4 sendikanın ortak açıklamasının ardından ABD'deki etkili işçi hakları kurumu olan ILRF de Trexta yönetimini uyarmış ve bu hafta ABD basına da yansıması beklenen tüketicileri bilgilendirme kampanyası başlatma hazırlığındadır.

Asya'da Trexta'nın ürünlerini üreten ve satan ülkelerde de ATNC adlı Asyalı sendikaların başlattığı bilgilendirme ve imza kampanyası da devam etmektedir.

Bu çalışmalar sonucunda Nokia'nın ardından Apple da meseleyi inceleyeceğini açıklamıştır. Sendikalar ve kitle örgütleri bu açıklamaların peşini bırakmayacaklarını ve takip edeceklerini de bildirmiştir.

Trexta'nın üretim yapan ve mevcut zenginliği yaratan işçiler üzerinde baskı kurması nedeniyle Uluslar arası kampanya yalnızca müşteriler ve tüketiciler nezdindeki çalışmalarla sınırlı kalmayacak, Trexta'nın kendi markasıyla üretimini yaptığını ürünlerin çeşitli ülkelerdeki satışlarını yapan mağaza zincirlerine yönelik de çalışmamız başlamıştır. Bu temelde Belçika'da sendikaların ve CCC ve goodelectronics gibi tüketici kitle örgütlerinin ortak platformu olan achACT tarafından Belçika'da Trexta ürünleri satan FNAC şirketinin yönetimine, Stephane Mangin'a mektup göndererek Trexta yönetiminin sendikalı işçiler üzerinde baskı kurduğu, temel haklara uygun üretim yapmadığı açıklanmış ve Trexta ürünlerini satmama kararı almaları çağrısında bulunmuştur.

Uluslar arası kampanyanın bu yeni boyutu yakında diğer ülkelere de yayılacaktır.

Deri İş Sendikası elbette bir firmanın zarar görmesini istemez ancak işçi haklarına saygı göstermeyen, imzaladığı uluslar arası anlaşmaları ve anayasal hakları yerine getirmeyen Trexta olumlu adım atmadığı sürece Uluslar arası alanda ve ulusal kamuoyunda kampanyasını genişleterek sürdürecektir.

12 Mart 2012 Pazartesi

Trexta işçileriyle dayanışma için imza kampanyasına destek ver

Çerkezköy'de Trexta firmasında sendikalaşma mücadelesi veren işçilerin mücadelesine uluslar arası destek büyüyor. http://www.change.org/petitions/ceo-trexta-turkey-we-urge-trexta-management-to-respect-basic-workers-rights# adresindeki metni imzalayalım.
Uluslar arası Metal İşçileri Federasyonu ve Nokia'da örgütlü bulunan 4 Finlandiyalı sendikanın ortak açıklamasının ardından ABD merkezli ILRF (Uluslararası İşçi Hakları Forumu) da  Trexta işverenine mektup göndererek işçilerin temel haklarına saygı gösterilmesi gerektiği, aksi halde ABD genelinde tüketicilere yönelik bilinçlendirme-bilgilendirme kampanyasına başlayacakları uyarısında bulundu. ABD'nin etkin kurumlarından olan ILRF mektubun birer örneğini Trexta'nın müşterilerine de iletti.
Hindistan ve Çin'de fabrikaları olan Trexta'nın sendikalı işçilere yönelik baskılarına karşı Asya genelinde faaliyet yürüten ATNC (Asya Çok Uluslu Şirketleri İzleme Ağı) da online imza kampanyası başlatarak trexta yönetimine sendikayı tanıma, haksız yere işten atılan sendikalı işçileri işe geri alma ve işçilerin haklarına saygı gösterme çağrısında bulundu.
Trexta yönetimi marka imajını korumak ve müşterilerini kaybetmek istemiyorsa Deri-İş Sendikası üyesi işçilerin anayasal ve evrensel hakkı olan sendikalaşma hakkına yönelik baskılara son vermesi ve sendikanın taleplerine kulak vermesi gerekmektedir. Aksi halde kampanya artan destekle daha da güçlenecektir

11 İŞÇİ KARDEŞİMİZ İHMALLERİN KURBANI! İşçi ölümleri toplu katliama dönüştü! Sessiz kalınmasın!

Dün 11 işçinin Esenyurt’taki bir AVM inşaatında 21.00 sıralarında yattıkları çadırda çıkan yangın ve dumandan zehirlenmesi sonucu ölmesinin üzerine söylenecek tek söz bunun adının katliam olduğudur. En çok işçi ölümlerinin yaşandığı inşaat sektörünün özellikle İstanbul’daki hızlı gelişimiyle birlikte artması dikkat çekicidir. İşçilerin herkesin gözü önünde adeta toplu ölümlere gönderilmesine yol açan etkenlerin büyük bölümünde firmaların ve onları denetleyen kamu kuruluşlarının ilgisizliği yatmaktadır. Esenyurt’ta yaşanan katliam denebilecek ölümler ülkemizde pek çok yerde aslında benzer ölümlerin olabilmesinin an meselesi olduğunu göstermektedir.
              Yaşanan ölümlerde işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili yasal önlemlere firmaların riayet etmedikleri anlaşılmaktadır. Geçtiğimiz 26 Şubat’ta 10 işçinin baraj sularında hayatını kaybetmesinin ardında hep ihmaller zincirinin ortaya çıkması tesadüfi değildir.
              Bu yılın Ocak ayında 62 işçi, Şubat ayında 42 işçi hayatını kaybetmiştir. İşçilerin barınma sorununun iş cinayetlerinin de nedeni olduğu açıktır. Barınma sorununun çalışma hayatının bir parçasıdır ancak çalışırken ölen işçiler barınırken de korunamamaktadır. İşçilerin canlarını orta koyarak her türlü zorluğa katlanmak zorunda kalmları ve ölen işçilerin çoğunun memleketlerinden çalışmak zorunda oldukları için gelmeleri, ölenler arasında van depremi nedeniyle göç edenlerin bulunması oldukça hazin bir tablodur.
              Başta işçilerin ailelerine ve yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyor, yaşanan ölümlere sessiz kalınmadan sorumluluların hak ettiği cezayı almaları için emek örgütlerini seslerini yükseltmeye çağırıyoruz

Ekmek ve Gül İstiyoruz!

“Ekmek ve Gül İstiyoruz” Amerika’da grev yapan tekstil işçilerinin grevinde kadın işçilerin talebiydi. Kadın işçiler ekmek istiyorlardı, ekmek davalarını savunuyorlar, daha insanca yaşanabilir bir ücret ve hak talep ediyorlardı. Ama bunlar yetmezdi, kadın işçiler gül de istiyordu. Burada gül, sadece bir çiçek değildi. Kadın işçiler insanca muamele görmek istiyordu. Ezilmeye, baskı görmeye, ayrımcılığa karşı çıkıyorlardı.

Kadın işçiler bugün de hem emeğinin karşılığını talep ediyor hem de işyerinde ve ev içinde saygı talep ediyorlar. Şiddet görmek, ikinci sınıf muameleye maruz kalmak istemiyorlar.

Kadın işçiler uyku dışında sürekli çalışmak zorundadır. İşyerinde yoğun şekilde çalışmasına karşın hak ettiği ücreti alamaz, hakaretlere-tacizlere maruz kalır. Tüm gün alınteri döküp yorulması yeterli sayılmaz, eve geldiğinde de çalışmaya devam eder. Eve getirdiği para küçümsenir. Sadece katkı sayılır. Kazandığı paranın harcaması dahi kendi ellerinde değildir. Eşi, babası kazandığını kahvede, meyhanede harcar, ya kadın?

Eşi, babası, erkek çocuğu gibi akşam dinlenemez, yemek yapar, temizlik yapar, çamaşır-bulaşık yıkar. Gündüz patronun akşam erkeğin hizmetindedir. Bu da yeterli sayılmaz. Sokağa çıktığında da rahat bırakılmaz. Zaten arkadaşlarıyla bir araya gelebileceği, sosyalleşeceği yerler yoktur, sokakta da tacize uğrar, rahat yürüyemez, her yaptığına, her söylediğine dikkat etmek zorundadır. Ya kendisi ya da bir tanıdığı şiddete uğrar, kadına şiddet ülkemizde derin yaralardan biri haline gelmiştir.

Ancak bu durum böyle gidemez. Kadın işçiler hem ekmek hem gül istemeye devam edecekler. Sendikalı olacaklar.

Sendikalı olmak güçlü olmaktır, haklarını bilmektir, kendini ezdirmemektedir.

Sendika dayanışmadır. Dayanışmaya ihtiyaç duymuyor muyuz? Derdini anlayacak, kendisine yardım edecek, destek verecek kişilere ne kadar özlem duyuyoruz değil mi? İyi günde (düğünde, doğumda), kötü günde (hastalıkta, ölümde) insan yanında dostlarını arar. Sendika işçilerin birliği olduğu için iyi günde kötü günde yanındadır.

Sendika  sosyalleşmedir. Kadın işçilerin bir araya geldiği, öğrendiği, öğrettiği, eğlendiği, paylaştığı ortamlar hazırlar. Sendikanın sahibi işçidir. İşçilerin taleplerine hayat vermekle yükümlüdür.

Sendika güvendir. İçinde yaşadığımız toplumda insanlar kendilerine de yakınlarına da çevresine de güven duyamamaktadır. Oysaki güven kendiliğinden ortaya çıkmaz. Emek ister. Sendika işçi arkadaşlarına güvenmeye başladığın yerdir.

İşte 8 Mart, bu nedenle işçi kadınlar için önemli bir gündür. 1857 yılında Amerika’da grev yapan dokuma işçisi kadınların 8 saat çalışma ve insanca yaşam talebiyle ortaya çıkmıştır ve günümüzde de bu taleplerimiz devam edecektir.

Trexta işçisi kadınlar da sendikasında birlik olacak, hem hak ettikleri ücreti ve hakları alacaklar hem de hak ettiği saygıyı görecek. Birliği, güveni, dayanışmayı yaşayacak.

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü aynı 1 Mayıs gibi işçi ve emekçilerin sömürüye ve baskıya karşı çıkışının ve mücadele kararlılığının simgesidir. İşçi sınıfının kendisine dayatılan çalışma koşullarına boyun eğmediğinin göstergesi, örgütlenmenin özgürlük, örgütlenmenin güç olduğunun ilanıdır.
                        Günümüzden tam 155 yıl önce 1857 yılının 8 Mart günü Amerika Birleşik Devletleri’nin New York şehrindeki dokuma fabrilarındaki 40 bin kadın işçi kendilerine dayatılan ağır çalışma şartlarına karşı yeter dediler,
                        Birleştiler ve GREVE gittiler.
                        16 saat çalışmaya, düşük ücrete, ağır çalışma koşullarına karşı çıktılar.
                        10 saatlik iş günü, daha iyi ücretler, kadınlara oy hakkı ve çocuk emeğinin korunması için önlemlerin                                    alınmasını talep ettiler.
                        Zenginliğini işçilerin alınterinin sömürüsünden elde edenler bu greve tahammül edemediler. Kolluk kuvvetleri işçilere ateş açtı, kadın işçilerin bir kısmı fabrikalara kilitlendi ve fabrikada çıkan yangında 129 kadın işçi can verdi.
                        Kanla, canla, emekle yoğrulan bu büyük mücadeledir ki günümüze kadar dünyanın her yerindeki işçileri etkilemiştir. Bu mücadeleler sayesinde yok sayılan kadın işçilerin sesini tüm dünya duymuştur.
                        1910 yılında 2. Enternasyonel Sosyalist Kadın Konferası’nda Alman işçi önderi Klara Zetkin’in önerisiyle Amerikalı dokuma işçilerinin mücadelesinin anılması için 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak ilan edilmiş, 16 Mart 1977’de ise Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilmiştir.
                      8 Mart dünyanın her yerinde işçi-emekçi kadınlar tarafından bir eylem ve mücadele günü olarak kutlanmakta ve kadınların, kadın işçilerin sorun ve taleplerini haykırdıkları, “örgütlüysek güçlüyüz-özgürüz” mesajını verdikleri, baskıya ve sömürüye karşı haykırdıkları bir gün olmuştur. Kampana Deri’de her türlü zorluğa göğüs geren kadınlar direnişlerinin 354.gün Savranoğlu Deri’de kadınlar ise 221.gününde direnişi sürdürmekte ve yine Billur Tuz, Hey Tekstil ve Samsun Gazi Devlet Hastanesinde kadınlar baskı ve sömürüye karşı mücadele etmektedirler.
                        Kadınlar bugün de iki kez baskı altındadır, iki kez ezilmektedir. İşyerlerinde çalışan kadınlara yönelik ayrımcılık özellikle sendikasız işyerlerinde üst boyuttadır. Kadın işçilere daha az ücret verilmekte, işyerinde psikolojik ve fiziksel taciz ve baskılar yaygınlık kazanmaktadır.
                        Kadına yönelik şiddet artmakta ve işlenen kadın cinayetleri giderek tırmanmaktadır. Bakanlık verilerine göre Türkiye’de kadın cinayetlerinde, 2002 ile 2009 yılları arasında yüzde 1400 artış yaşanmıştır. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken, 2010 yılında 1550  ve 2011 yılında bu sayı 1000’i aşmıştır. Kadına yönelik şiddeti bu düzen üretmekte ve bu düzenin değişmesi kadınların mücadeleye daha fazla katılması ve bulundukları her alanda evde, işyerinde örgütlenmesiyle mümkündür.
                        Kadın işçiler işyerinde örgütlü olurlarsa güçlü olabilirler, her türlü baskı ve ayrımcılığa karşı durabilirler. İşyerinde ayrımcılığa karşı çıkabilir, emeğinin karşılığını talep edebilir. Kendisine yönelik her türlü şiddete karşı durabilir. Ve toplumda ikinci sınıf vatandaş olmayı reddedebilir.
                        Bizler 8 Mart’ın tatil edilmesi için, kadın işçiler için eşit işe eşit ücret verilmesi için, kız ve erkek çocuklara eşit fırsat ve imkanların sunulması için, kreş hakkı için ve daha iyi çalışma koşulları için örgütlü mücadeleyi yükseltmeli, sömürüye ve baskıya karşı çıkmalıyız.
                        Güvenceli Ve Sendikalı Bir İş, Şiddetsiz Bir Yaşam İstiyoruz!
                        Kadınları  gericiliğe, savaşa, kadına yönelik şiddete, eşitsizliklere ve bu kirli düzenin ürettiği acılara                                    karşı hep birlikte mücadeleye çağırıyoruz

29 Şubat 2012 Çarşamba

Trexta'da protestomuz hedefine ulaştı, bekleyişe ara veriyoruz

Trexta işçileri,

2 hafta önce fabrikanızdan aralarında sendikalıların da olduğu 20'yi aşkın işçi arkadaşınızın çıkarılması ve geçtiğimiz hafta 90'a yakın arkadaşınızın daha işine son verileceğini öğrenmemiz üzerine kapı önünde başlattığımız bekleyişe ara veriyoruz.

Kapı önündeki bekleyişimizin amacı Trexta yönetiminin haksız işten çıkarmalarını protesto etmek, daha fazla işçinin işten çıkarılmasına engel olmak ve ulusal ve uluslar arası kamuoyunu harekete geçirmekti.

Soğuğa ve fırtınaya karşın 2 haftalık bekleyişimiz sonucunda bu hedeflerimize ulaştık. Haksızlığa karşı çıkışımızı hem yönetime hem müşterilere hem de kamuoyuna göstermiş olmamız ve kitlesel işten çıkarmaların askıya alınması sebebiyle amaçlarımız yerine gelmiştir.

Bundan sonra sendikal çalışmamız üyelik çalışmalarıyla, mahkemelere ve ilgili devlet kurumlarına başvurarak yasal süreci takip ederek ve hem müşteriler nezdinde hem de ulusal ve uluslar arası kamuoyunda çalışmalarmızı yoğunlaştırarak devam edecektir. Sendikamızın amacı gerekli çoğunluğu elde ederek toplu sözleşme yapmak ve artık Trexta'da yasalara aykırı çalışma düzenine son vererek işçilerin haklarını korumak ve geliştirmektir.

Ne yazık ki Trexta yönetimi bugüne kadar olduğu gibi, son 2 hafta da baskı ve tehditle yönetimini sürdürmeye çalışmıştır. Baskıyla ve zulümle işçilere boyun eğdirmeniz, uzun süre yönetimde kalmanız mümkün değildir. Bakın, Ortadoğu'da ne kadar kudretli görünen diktatörlerin sonu nasıl oldu? İşçiye saygı göstererek, temel haklarını tanıyarak, yasalara ve uluslar arası standartlara uygun üretim yaparsa Trexta yönetimi saygınlığını kazanabilir, işçi düşmanı görünümünden kurtulur. Ancak bu şekilde hem firma hem de çalışanlar kazanabilir.

Fabrika içinde ustaların ve yönetimin baskılarına, tehditlerine ve kameralara karşı destek veren üyemiz olan ve olmayan tüm işçi arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Gördüğümüz destek umudumuzu diri tutmaktadır.

Kapı önündeki bekleyişimize ara vermemiz aynı zamanda içerideki sıkıyönetim haline de son vermek içindir. Ancak size baskı yapan ve korku salan tüm yöneticileri ve ustaları delilleriyle beraber tespit ettik. Bu zatlar hakkında hem kamuoyu önünde hem de mahkemelerde hesaplaşmaya, hesap sormaya devam edeceğiz.

Trexta İşçileri! Korkmayın, artık tehditlere, baskılara boyun bükmeyin. Emeğinize, haklarınıza sahip çıkın. Hem kendiniz hem aileniz hem de çocuklarınız için, geleceğiniz için çalışıyorsunuz. Zorbalıkla, tehditle haklarınızı yiyenlere karşı sendikanızda birleşin, haklarınızı koruyun. Sendikalı işçi güvenceli işçidir. Sendikasız işçi ise yalnızdır. Geçen haftalarda işten çıkan sendikasız işçilerin kapı önünde “keşke sendikalı olsaydık” feryadına ses verin, içinizden 90 kişiyi daha kapı önüne koymak isteyen yönetimin bu haksız tutumuna karşı çıkın.

Trexta yönetimi ve işçilere baskı uygulayan usta ve şeflere çağrımız ise başvurdukları yolun yol olmadığıdır. Sendikamızla boy ölçüşmeye kalkmayın. Sendikamız sizi hem yaşadığınız yerde teşhir edecek hem de mahkemeler nezdinde hesap soracaktır. Düzce'deki ustalar ve yöneticiler gibi 5 ayla 3 yıl arası hapis cezası almak istemiyorsanız işçiye ve işinize saygı gösterin, kulluk etmeyin.

Trexta'nın kaçacak yeri yoktur. Yalana, tehdide ve sömürüye dayanarak, Kapaklı-Saray-Yoncalı-Çerkezköy halkını, kadınları sömürerek yasadışı şekilde üretimi sürdüremez. Artık sabahlara kadar, işçiyi bayılana kadar çalıştırdığı günlere geri dönemez.

2 hafta önce işçi çıkartarak Trexta'nın tüm göz boyama çabaları da suya düşmüştür. Yıllardır Trexta'ya emek veren işçilere hiç saygı göstermeden, hiçbir yasaya uymadan işçileri mağdur eden, işine gelmeyince kapı önüne koyan Trexta yönetiminin sahte değişim çabaları açığa çıkmıştır. Artık hem kamuoyunda hem mahkemelerde hem de müşterileri nezdinde aklanabilmesi mümkün değildir. İşçiye savurduğu son tehdit olan fabrikayı kapatma sözleri de yasalar nezdinde kolay değildir, sendikal sebeple kapatmak hem hapis cezasını gerektirmektedir hem de müşterilerin hepsini kaybetmek ve bir daha ayağa kalkamamak anlamına gelmektedir.

Trexta yönetimi bundan sonra eğer sendikalı işçiyi haksız yere işten çıkarırsa çeşitli eylemlerle mücadelemizi sürdüreceğiz. Hem fabrika önünde hem şehir merkezlerinde hem de yönetimin ve işverenin evlerinin önünde kitlesel eylemleri gündemimize alacağız.

Trexta işçisi birlik olursan toplu sözleşmeli olarak, güvenceli ve insanca koşullarda çalışabilirsin, geleceğini ellerine alabilirsin. Buna kimse engel olamaz. Haydi, gel, sendikalı ol!

DERİ-İŞ SENDİKASI

21 Şubat 2012 Salı

Hem kendi haklarımız ve onurumuz için Hem de sizler için kapı önünde bekliyoruz

Kapı önünde neden bekliyoruz?

Trexta'da işçilerin hiçbir hakkı verilmeden haksız yere işten çıkarılmasını protesto etmek amacıyla 17 Şubat'tan bu yana Deri-İş Sendikası olarak fabrika önünde direnişe başladık.

Yıllardır işini en iyi şekilde yaparken kendisini bir anda kapı önünde bulan yüzlerce işçinin borcunu, derdini önemsemeyen, hiçbir yasal hakkına saygı göstermeyen Trexta yönetiminin bu yasadışı tutumuna bir son demek için kapı önünde bekliyoruz.

Sanki kaderimizmiş gibi, yasal haklarımız yokmuş gibi davranan, bize köle gibi muamele eden Trexta yönetimine artık insan olduğumuzu, haklarımıza sahip çıkacağımızı, eskisi gibi boyunumuzu büküp, ağlayarak fabrikayı terk etmeyeceğimizi ilan etmek için bekliyoruz.

Haksız yere işten çıkarılmamıza karşı durmak için bekliyoruz. Haksızlığa karşı onurumuzu, haklarımızı korumak için, mücadele etmek için direniyoruz.

İşe geri dönmek ve sendikalı olarak, haklarımızdan yararlanarak çalışmak için bekliyoruz.

Sendikamız avukatlarıyla mahkemeye dava açmıştır. Mahkeme kararıyla işe geri iade edilmek, kıdem ve ihbar tazminatlarımızı almakla yetinmeyecek ve Trexta'nın yasa-hak dinlemez tavrını tüm kamuoyuyla paylaşmak için kapı önünde bekliyoruz.

Bizler hem kendimiz için, işbaşı yapmak ve tüm yasal haklarımızı korumak için hem de şu an çalışan tüm işçiler için kapı önünde direnişteyiz.

Artık yasadışı şekilde, haksız yere işten atmalara son vermek için, bir sürü borç harç içinde çalışırken her an kapı önüne konulma tehdidinden kurtulmak için, güvenli bir iş için mücadele ediyoruz.

Trexta'da sendikalı şekilde çalışmak için kapı önünde bekliyoruz.

Sendikamızın çalışmaları sonucunda artık sabahlara kadar, gece geç satlere kadar, bayılana kadar çalışmıyoruz, sendikamız sayesinde mesai ücretlerimizi alabiliyoruz, artık eskisi gibi hakarete uğramıyoruz, fabrika içinde kısmi düzelmeler gerçekleşti ancak sendikamız içeri girip yetki alıncaya kadar güvenceli bir işte çalışmak, insanca bir ücret ve sosyal haklar elde etmek, kreşten faydalanmak mümkün olmayacaktır.

Bugün sendikamız artık keyfi şekilde, haksız şekilde, işçi arkadaşlarımızın kapı önüne konulmaması için hem fabrika önünde direniş çadırını kuruyor hem de ülkemizde uluslar arası alanda çalışmalarını yoğunlaştırıyor.

Sendika düşmanlığı, sendikal sebeple işten çıkarma suçtur, 5 ayla 3 yıl arasında cezası vardır. Sendikaya hakaret eden ve tehdit edenler için yasal süreci başlatacağız. Nokia ve diğer müşteriler nezdinde girişimde bulunacağız. Yasadışı çalışmaya, kölece çalışmaya son vereceğiz. Bunları gerçekleştirene kadar direnişi sürdüreceğiz.

İşvereninizin fabrikayı sendika girerse kapatacağını söylemesi yalandır. Yasal anlamda mümkün değildir. Sendika yetki aldığında toplusözleşme imzalamadan kapatmak mümkün değildir. Sendikal sebeple işyeri kapatmanın hapis cezası vardır. Sendikal sebeple işyerini kapatması halinde hem piyasada tamamen silinir hem de hapis cezası alır. Artık yalanlara, kandırmalara, tehditlere inanmayın, kendinize güveninin, insan olarak haklarınıza sahip çıkın.

Geçen hafta 20'den fazla işçi arkadaşınız işten çıkarıldı. İşten çıkanların yarısından fazlası sendika üyesi değil. Demek ki sadece sendikalı işten çıkarılmıyor. Ancak kapı önüne konulan işçi sendika üyesi ise davası açılmakta, hakkı korunmaktadır. Bugün dava açmak, avukat tutmak çok pahalıdır. Dava açmayınca kıdem tazminatınızı almanız mümkün değildir. Dava açarsanız hem dava süresince çalışıyormuş gibi maaşınızı, kıdem ve ihbar tazminatınızı alacaksınız. Üstüne fabrika kötü niyetle işten çıkardığı için size 8-12 maaş arası tazminat ödeyecektir.

O halde artık durmanın zamanı değildir. Gelin sendikalı olun, bu haksızlığa son verelim, birlik olalım, haklarımızdan yararlanalım, sendikalı olmak güçlü olmaktır, bilinçli olmaktır. Sendikasız işçi boynunu büken, haksızlıklara karşı çıkan işçidir, sendikalı işçi ise bilinçli, hakkını koruyan, onuruna sahip çıkan bilinçli işçidir.


DERİ İŞ SENDİKASI

TREXTA TR Deri işyerine dayanışma ziyareti-Petrol-İş

Basın Servisi
21.02.2012
Merkez yöneticilerimizden Genel Sekreterimiz Ali Ufuk Yaşar, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen ve Genel Yönetim Sekreterimiz Ahmet Kabaca 20 Şubat tarihinde İstanbul 1 Nolu Şubemizin Çerkezköy- Kapaklı bölgesinde bulunan örgütlenme bürosu ve dayanışma lokalini ziyaret ettiler. Heyet, İstanbul 1 Nolu Şube Başkan Yardımcısı (Mali) Hasan Hüseyin Özkan ile birlikte geçtiğimiz 16 Şubat tarihinde direnişe başlayan TREXTA TR Deri Mamülleri San ve Tic A. Ş. işyerinde örgütlenme nedeniyle işten atılan işçilere dayanışma ve destek ziyaretinde bulundu. Deri cep telefonu kılıfı üretilmekte olan bu firmada 600 kişinin çalışıyor (www.petrol-is.org)

Sendikalaşmaktan başka çareleri yok

Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesinde, Nokia, iPhone gibi markalara cep telefonu kılıfı üretimi yapan Trexta fabrikasında çalışan işçiler, sendikalaşma mücadelelerini fabrika önüne taşıdı. Geçtiğimiz yıl Haziran ayından itibaren Deri-İş Sendikasında örgütlenme mücadelesi vermeye başlayan Trexta işçileri, patronun uzlaşmaz tutumu ve sendikaya üye olan işçilerin işten atılmasının devam etmesi üzerine, fabrika önünde direnişe başladı.
Örgütlenme sürecinde 25’i sendikalı olmak üzere onlarca işçiyi işten atan Trexta patronu, en son geçtiğimiz salı günü 3’ü sendikalı, 6 işçiyi işten atınca direniş kararı alındı.
Yıllardır fabrikada çalışan işçileri, performans düşüklüğü bahanesiyle tazminatsız olarak işten atan Trexta patronu, işçilerin yaşadığı sorunları ise örgütlenme başlayana kadar görmezden geliyordu. Yıllardır ücretlerini düzenli alamayan, üç yıldır fazla mesai parası alamayan, fazla çalışmaya zorlanan işçiler, sendikada örgütlenmeye başlayınca, patron bazı iyileştirmeler yapmak zorunda kalmıştı. Fabrikada işçilerle kurulan diyaloglar kısmen düzeldi, havalandırma sistemi ise düzenli çalışmaya başladı. İyileştirmeleri yeterli görmeyen işçiler, örgütlenmeye devam etti. İşten atmalara devam eden patron, diğer taraftan da sendika üyesi olduğunu tahmin ettiği işçiler üzerinde baskı kurmaya başladı.
BAYILANLAR AYILINCA İŞE DEVAM EDİYOR
Fabrika önünde direnen işçilerin anlattıkları hangi koşullarda çalıştıklarını, patronun hukuk tanımazlığını gözler önüne seriyor. Taleplerinin hiçbiri karşılanmayan işçiler, uzun çalışma saatlerinde zorla çalıştırılıyor. Kesintisiz 36 saat çalıştıklarını belirten direnişteki işçilerden Şengül Günay, kadın işçilerin sürekli bayıldıklarını dile getiriyor. Bir gecede üç kadın işçinin bayıldığını anlatan Şengül Günay, işçilerin hastaneye götürüldüğünü, iğne yapıldıktan sonra tekrar çalıştırıldıklarını belirtiyor. Lavaboya gitmek için bant sorumlusundan anahtar almak zorunda olan işçiler, işleri olduğunda izin almak için çok zorlandıklarını söylüyorlar. İşte çalışırken evini su bastığı için izin isteyen Günay’a, ‘komşuların temizlesin’ denilerek izin verilmek istenmemiş.
EN ÇOK KADIN İŞÇİLER ETKİLENİYOR
Fabrikada çalışan 600’den fazla işçinin, yüzde 75’i kadın. Ağır çalışma koşullarından da en çok onlar etkileniyor. Yıllardır haftalarca vardiya değişmeden gece vardiyasında, yükleme dönemlerinde 36 saat mesaiye kalan kadın işçiler, eşleri ve çocuklarıyla sorunlar yaşadıklarını anlatıyor. 8 yıldır Trexta’da çalışan direnişteki işçilerden Hatice Ursavar yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “İşe girdiğimde çocuğum iki yaşındaydı ve ben işteyken anneannesi bakıyordu. Sürekli mesaiye kaldığımdan dolayı çocuğumu haftada 2-3 gün ancak görüyordum. Sabah işe gittiğimde ve akşam saat 10.00 gibi eve geldiğimden dolayı hep uyurken görüyordum. Bir seferinde 36 saat çalıştığımda çocuğum anneme ‘Bu sefer annemi kesin mafyalar kaçırdı’ demiş. Amcam öldüğünde cenazeye katılmak için izin istedim ama bana komik bir şekilde ‘bir gün önce niye haber vermedin’ deyebildiler.”
KENDİ KENDİNE KONUŞANA TUTANAK
Patron ve fabrika yöneticilerinin tüm dayatmaları kabul etmelerini sağlamak için sürekli baskı yaptıklarını söyleyen işçiler, her şeye karşı tutanak tutulduğunu belirtiyor. Fabrikada, sakız çiğnemek, konuşmak, telefonla görüşmek, her şey yasak. Her şeye tutanak tutulduğunu belirten işçilerden Halil Bilim, Ferhat isimli arkadaşları hakkında ‘kendi kendine konuştuğu’ için tutanak tutulduğunu söyledi.
YILLARDIR MESAİ PARASI VERİLMİYOR
Yıllardır bu kötü koşullarda çalışan işçiler ücretlerini düzenli alamıyor. Mesai ücretlerini de yıllardır alamıyor. Kendi ihtiyaçları olduğu zaman izin alamayan işçiler, işler olmadığı zaman ise günlerce izne gönderilip tekrar çalışmak için telefon bekliyor. Bütün bu ağır çalışmalar karşılığında asgari ücretle çalıştıklarını belirten Halil Bilim, bu durumu değiştirmek için sendikalaşmaktan başka şansları olmadığını dile getiriyor.
(Çerkezköy/EVRENSEL)

15 Şubat 2012 Çarşamba

SADAKA DEĞİL TOPLUSÖZLEŞME İSTİYORUZ!


HAKLARIMIZ VAR! ADİL VE ŞEFFAF BİR MAAŞ ARTIŞI,

İNSANCA YAŞANABİLİR BİR ÜCRET İSTİYORUZ!

Bu ay maaşlarınıza zam yapıldığını öğrendiniz. Bir kez daha çaresizce ne kadar zam alacağınızı beklediniz ve öğrendiğinizde kabul etmekten başka bir yol bulamadınız. Birçoğunuz haksızlığa uğradığınızı, yeterli zam alamadığınızı düşünmekte veya kendinizi benzeri işi yapan diğer arkadaşlarınızla karşılaştırmaktasınız.

Maaş zamları sendikasız işyerlerinde işçiler arasında ayrımcılığın en fazla gösterildiği meseledir. Sendika olmadığı için işçilerin maaşları hakkında talepte bulunmaları ve pazarlık yapmaları mümkün olamaz. Sendikasız olduğunuz için hiçbir söz hakkınız olamaz, en fazla sitemde bulunabilirsiniz. Oysaki yasalar size hak vermektedir. Bu haktan neden yararlanmıyorsunuz? Hem Türkiye'deki yasalar hem de Trexta'nın müşterileriyle imzaladığı uluslar arası anlaşmalar, işçilerin ücret artışının ADİL ve ŞEFFAF olmasını emretmektedir. Herkesin bildiği belirli kriterlerle maaş zammı yapılmalı, herkes daha zam olmadan ne kadar ücret beklediğini hesaplayabilmelidir. Şayet sendikalıysa işçiler, kendi aralarında anlaşarak hak ettiklerini düşündükleri daha yüksek bir zam için de pazarlık yapma hakkına sahiptir.

Ancak fabrikanızda adil ve şeffaf şekilde maaş artışları olmamaktadır. Tam tersine ayrımcılık yapılmakta, işçiler kendi içlerinde bölünmekte, işçilerin birbirlerine rakip olmaları için bu maaş artışları kullanılmaktadır. Zaten her gün saatlerce çalışmanız karşılığında düşük ücret almakta ve maaşlarınızı da yarımşar halde almaktasınız, bir de üstüne maaş zamlarını da sizi sömürmek ve istismar etmek için kullanmaktalar.

Bu oyuna gelmeyin. Yönetimin haksızlıkları sürdürmesi için sizin birlik olmanızı engellemesi gereklidir. Oysaki en fazla zam alan arkadaşınız dahi bir önceki maaşından 30 TL-60 TL fazla alacaktır veya çok zam alan az zam alandan 20-30 TL fazla alacaktır. Yani aranızda ciddi bir fark yoktur. Ustaya, yönetime yakın olduğu için fazla zam alanla hakkını bilen, bilinçli işçinin aldığı düşük zam veya alamadığı zam arasında ciddi bir fark yoktur, hepiniz aynı şartlarda yaşıyorsunuz. Dünyanın her yerinde satılan ve beğenilen ürünler üretiyorsunuz, Trexta firması milyonlarca dolar kazanıyor (2010 yılında 20 milyon dolar ihracat yaparak Bakandan ödül almıştır) ama sizler açlık sınırının altında ücret alıyor, yoksulluk içinde yaşıyor, borçlarınızı ödemekte zorlanıyor, çocuklarınızın ihtiyaçlarına yeterince cevap veremiyorsunuz.

Maaş artışlarındaki adaletsizliği sendikamız Trexta'nın müşterilerine de taşıyacaktır. İmzaladığı anlaşmalara uymadığını gösterecektir. Yasal anlamda da başvurularını yapacaktır. Zam oranlarını önümüzdeki ay dönem bildirgesini aldığımızda hepimiz göreceğiz. Merak edenlere sendikamız herkesin maaşını açıklayabilir. Bordroları saklamaya zorlanamazsınız. Bu yasal değildir. Herkes bordrosunu gösterebilir. Sizden bordronuzu göstermemenizi istemeleri oynadıkları oyunun açığa çıkmaması içindir. İşçilerin nasıl kandırıldığını, sömürüldüğünü anlamamanız içindir.

Çözüm sizlerin ellerindedir. Sizin gerçek enflasyon oranında zam almanız, adil ücret artışlarına sahip olmanız, sizin ücretiniz için pazarlık yapmanız, sizin ikramiye, çocuk yardımı, erzak ve yakacak yardımı ve çok çeşitli sosyal haklara sahip olmanız hakkınızdır. Bunlar lüks değildir. Yasaların verdiği haktır. Sizler neden bu haklardan yararlanmayasınız, neden yıllarca yaptığınız gibi haksızlıklara uğrayasınız? Çalıştıkça borçlanmak, güvencesiz şartlarda çalışmak, yarınından emin olamamak kaderiniz değildir.

Adil bir maaş için ve hakkınızı alabilmeniz için, işverenle pazarlık yapabilmeniz için birlik olmanız, birlik olmanız için sendikalı olmanız şarttır. Gelin, siz de her geçen gün büyüyen sendikamıza katılın, sendikamızla tanışın, sendikamızın toplantılarına gelin. Siz de yasaların verdiği haklardan yararlanın, toplusözleşme imzalamamız için gereken sayıya ulaşalım, çocuklarımız için geleceğimiz için hayırlı bir iş yapmış olalım.

Sendikamızın çalışmaları sonucunda fabrikanızda belirli şartlar düzelmiştir. Artık 24 saat, gece geç saatlere kadar çalıştırılmıyorsunuz, mesailerinizi alıyorsunuz. Ama bunlar yetmemeli, haklarınız çok daha fazla. Maaşlarınız düşük, kreş yok, iş güvenceniz yok. Yönetim eski alışkanlıklarını sürdürmek istemektedir. Bu nedenle ayrımcılık yapmakta, dedikodular yaymakta, zaman zaman işçi arkadaşlarınıza tehditler savurmaktadır. Onların daha fazla ileriye gidememelerinin nedeni sendikada birleşen bilinçli işçiler sayesindedir. Ancak halen almamız gereken yol vardır. İnsanca şartlarda çalışmak için, yasaların bizlere verdiği söz hakkından yararlanmak için, toplusözleşme için, kreş için, adalet için, sömürüye ve tehditlere son vermek için sendikalı olun!

Sevgili Trexta İşçileri,

İşten çıkarılan sendikalı işçilerin davaları sürmektedir. Geçen hafta Gülcan Bilim'in davası görülmüş ve dava Mart ayına ertelenmiştir. Davada yönetimin yalanları açığa çıkmış, Gülcan arkadaşımızın hakkı savunulmuştur. Sendikalı olan ve işten çıktığı için dava açan tüm arkadaşlarınız davalarını kazanacaktır. Bu oldukça nettir. Yalanlarla ve dedikodularla, sömürü ve istismarla sizler üzerinde baskı kuranlara inanmayın. Yüzünüzü birbirinize dönün, birlik olun. Haklarınıza sahip çıkın!

DERİ-İŞ SENDİKASI


0530 781 6037 trextadasendika.blogspot.com www.deri-is.com info@deri-is.com


8 Şubat 2012 Çarşamba

Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu'ndan Trexta İşvereni Attila Kutbay'a Protesto Mektubu

Dünya genelinde 5 milyon üyesi olan Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu, yakın zamanda ülkemizde UPS işçilerinin sendikal örgütlenme mücadelesine büyük destek vermiş, dünya çapında düzenlenen eylem ve etkinlikler sonucunda işten çıkarılan UPS işçileri işe geri alınmış ve UPS ile TÜMTİS arasında toplusözleşme imzalanmıştır. Londra merkezli olan ITF, Sendikamızın Trexta'daki çalışmalarına da destek vereceğini ilan etmiştir. Aşağıda ITF'nin Trexta işvereni Attila Kutbay'a gönderdiği protesto mektubuna yer veriyoruz.

Trexta İşvereni Attila Kutbay’ın Dikkatine

7 Şubat 2012, Londra,

Sayın Bayım,

Konu: Çerkezköy’deki Trexta Fabrikasında İşçi Haklarının İhlaline İlişkin

Küresel Sendikalar Birliğine bağlı olarak dünya çapındaki sendika federasyonlarından biri olan Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu’nun (ITF) beş milyon üyesi adına yazıyorum.
Küresel Sendikalardan kardeş kurumumuzun raporundan anladığımız üzere, 2011 yılında Çerkezköy’deki Trexta fabrikasındaki işçileri temsil eden Deri-İş Sendikası meşru bir amaçla, çalışma koşullarını iyileştirmek için örgütlenme kampanyasını başlatmıştır. Ancak bu durum Trexta yönetimi tarafından düşmanca karşılanmıştır.
Sekiz Trexta işçisinin son aylarda sendikal çalışma ve üyelik sonucu işten çıkarıldığını anlamaktayım. Kalan işçilere de sendikaya katılmamaları için uyarılar yapılmaktadır.
Elimize ulaşan raporlardan Trexta yönetiminin işçilerine tehlikeli ve yasadışı koşullar sunduğu anlaşılmaktadır. Aralarında çeşitli uzuvlarını kaybeden işçilerin de olduğu ciddi iş kazalarının olduğu, bu kazaların ardından ciddi bir incelemenin yapılmadığı ve tazminatların da ödenmediği üzerine raporlar vardır. İşçilerin kıdem tazminatlarını almadan ayrılmaya zorlandığı da anlaşılmaktadır. Dahası işçilerin yasal sınır olan 8 saatten çok daha uzun süre çalıştırıldığı ve mesai ücretlerinin alamadıkları da görünmektedir.
ITF ve dünya genelindeki üyeleri bu uygulamaların işçilerin temel haklarının net bir ihlali olduğuna inanmaktadır ve sizi bu sürece müdahale ederek işçilerin sendikaya serbestçe üye olabilmesini güvence altına almanız ve seçimleri nedeniyle yönetimden herhangi bir baskı ve tehditle karşılaşmaması için adım atmanız için uyarıyoruz. Aynı zamanda çalışma koşullarını acilen düzeltmeniz için de uyarıda bulunuyoruz.
Bu konuda düşüncelerinizi öğrenmekten memnun olacağız ve cevabınızı en kısa sürede beklemekteyiz.

Saygılarımızla
David Cockroft                                                                                  Mac Urata
Genel Sekreter                                                                       Bölüm Sekreteri

cc:        Ashling Seely, Uluslar arası Tekstil, Hazır Giyim ve Deri İşçileri Federasyonu
            Emre Eren Korkmaz, Deri İş


International Transport Workers' Federation's Letter to Trexta Employer, Attila Kutbay

To the urgent attention of:

Attila Kutbay, CEO
TrextaTrexplas Plastic & Metal Injection & Mould Manufacturing Facility       
Hadımköy Yolu, Karaağaç Köyü 2407 parsel
34555 Büyükçekmece / İstanbul / TURKEY

Via email and fax:
attila.kutbay@trexta.com
Fax. +(90) 212 438 0117
                                                                                                                               

London, 7 February 2012

MU/dt


Dear Sir

Re: Violations of workers’ rights at the Trexta manufacturing facility in Çerkezköy, Turkey.

I am writing to you on behalf of the five million members of the International Transport Workers’ Federation, one of the worldwide trade union federations that form the Global Unions group.

I understand from our sister organisations in the Global Unions that in 2011 Deri-İş, the union which represents the workers at Trexta Manufacturing Facility in Çerkezköy Turkey, started an organising campaign with the legitimate aim of improving the working conditions. This was apparently met with hostility from Trexta management.

I have reason to believe that eight Trexta workers have been dismissed in recent months because of their union work and membership. Other workers have been known to receive warnings by management not to join the union.

From the reports I have received, it is evident that Trexta management is imposing dangerous and potentially unlawful conditions on its workers. There are reports of serious work accidents including loss of limb, and of other serious injuries that have taken place – without subsequent investigation or severance pay. Workers appear to be refused their legal right to paid leave. Moreover, it seems that they have been forced to work longer than the legal limit of eight hours with no overtime pay.

The ITF and its global affiliates believe these alleged acts to  constitute clear violations of fundamental workers' rights and urge you to intervene and ensure that workers are free to join the trade union of their choice without suffering harassment or threats from management. I would also urge you therefore to respond immediately to improve the working conditions.

I would be very interested to hear your comments on this matter and look forward to receiving your timely response.

Yours sincerely,

David Cockroft                                                                                  Mac Urata                           
General Secretary                                                                           Section Secretary



cc:           Ashling Seely, The International Textile, Garment and Leather Workers Federation
                Emre Eren Korkmaz, Deri-İş

7 Şubat 2012 Salı

CHP Çalışma Hayatı Bilgi Notu Bülteninde Trexta

ÇALIŞMA HAYATI BİLGİ NOTLARI
(12-26 ARALIK 2011)

Tekirdağ’ın Çerkezköy İlçesinde Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan ve Nokia, Canon, Iphone, Blackberry gibi uluslararası firmalar için deri kılıf ve aksesuar üreten Trexta TR firması, Deri-İş Sendikası’na üye oldukları için 25 kadın işçiyi işten attı. 630 işçinin yüzde 75’ini kadın işçilerin oluşturduğu Trexta TR’de kadın işçiler bir süre önce çalışma koşullarının düzeltilmesi ve daha iyi ücret için Deri-İş Sendikası’na üye olmuştu. 25 işçinin, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldığı belirtildi.

Trexta'da İşçiler Birleşerek Haklarını Koruyacak

Trexta işçileri,
Deri İş Sendikamızın Trexta'daki kayıt çalışmaları kara, borana, fırtınaya rağmen kararlılıkla devam etmektedir. Birçok işçi arkadaşımızın tanıklık ettiği gibi duraklarda, evlerde, birçok alanda bizle karşılaşmaktasınız. Çalışmalarımızı hedefimize ulaşana kadar ısrarla sürdüreceğiz.
Trexta'da sendikal çalışma yapma kararı sendikamızın genel merkezinde alınan bir karardır, sendikamız toplusözleşme imzalayıp, aranızdan şube yönetimini ve temsilcileri seçtikten sonra genel merkez düzeyinde sürdürdüğü çalışmayı şubesine devredecektir. Artık sendikamız fabrikanızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bildiğiniz üzere sendikamız ülke içinde Trexta işçilerinin sendikalaşması için belirli girişimlerde bulunmuştur. Aydınlar, öğretim üyeleri, Çalışma Bakanlığı, CHP gibi parti genel merkezleri, kadın kuruluşları, iş müfettişleri üzerinden bilgilendirmede bulunmuştur.
Sendikamız bununla da yetinmemekte, uluslar arası alanda da çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Nokia yönetimi ile düzenli görüşmekte, Finlandiyalı sendikalarla ortak bir komite oluşturmuştur. Iphone üreticisi Apple'ın yetkililerine ulaşmıştır. 30-31 Ocak'ta Belçika'da gerçekleşen Avrupa Sendikalar Toplantısında Trexta'daki sendikal mücadele gündemleşmiştir ve ortak hareket etme kararı alınmıştır. Hindistan'da geniş bir kampanya hazırlığı içindeyiz. Çin ve Japonya'da çalışmalarımız sürüyor.
Ayrıca İngiliz ve Fransız basını başta olmak üzere uluslar arası ve ulusal gazete ve televizyonlarda da Trexta üzerine haber ve yazılar çıkacaktır.
Bu hazırlıklar ve çalışmalar sizin sendikalı olmanıza destek sunmak içindir, sendikamızın gücünü ve kararlılığını göstermek içindir. Sendikamız kavgadan yana değildir, diyalog ile sorunları çözmekten yanadır. Sendikamız resmi bir yazı ile işvereninize görüşme teklifinde bulunmuş, görüşme talebini ilettiğine dair yurtdışındaki müşterilerini ve uluslar arası işçi sendikalarını bilgilendirmiştir. Taleplerimiz nettir: sendikayla görüşülmesi, sendikalı işçiler üzerinde baskı yapılmaması, sendikal sebeplerle işten çıkarılan işçilerin davaların bitmesini beklemeden işe geri alınmasıdır.
Bu mesele sizin meselenizdir. Kazanımlar sizin kazanımlarınızdır. Kendi geleceğiniz için, aileniz ve çocuklarınız için, düzenli ve güvenceli bir iş için, kreş hakkından yararlanmak için, kıdem tazminatlarınızı almanız için, emeğinizin karşılığında adil ücret almak için, yıllık izinlerinizi kullanabilmeniz için, adil maaş artışları için, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak için, işverenle tek tek değil, seçtiğiniz temsilciler üzerinden görüşebilmek için, çağdaş çalışma ortamının olması için, haklarınızdan yararlanmanız için sendika tek güvencenizdir. Sendika siz işçilerin kurumudur.
Sendikamızın faaliyetlerinden bu yana fabrika içinde önemli gelişmeler olmuştur. Artık gece 3'lerde işten paydos yapmıyorsunuz, uzun saatler çalışmıyorsunuz, mesai ücretlerinizi alabiliyorsunuz, ancak bunlar yeterli mi? Bunların yarın elinizden alınmaması için, eski düzene dönmeyi engellemek için sendikalı olmanız şarttır.
Sendikamız fabrika içinde ve dışında açıktan çalışmasını yürütmektedir. Sendikal sebeple işten atmalar olmamaktadır. Şayet olursa ve sendikalı işçiler üzerinde baskı kurulursa hem kapı önünde çadır direnişine başlayacağız hem de yukarıda saydığımız ülke içindeki ve dışındaki dostlarımız üzerinden yaygın bir kampanyaya başlayacağız. Trexta yönetiminin bizleri buna mecbur bırakmayacağını, işçilerin yasal haklarına saygı göstereceğine inanıyoruz. Artık korkmaya gerek yok. Sendikamızla görüşün, sorularınızı sorun, kayıt olun.
Tek çözüm sizin birliğinizdir. Siz Trexta işçileri birlik olursanız başarılı olursunuz. Sendikamızın toplu sözleşme yapacak düzeye gelmesi sizin kayıt olmanıza bağlıdır. Her geçen zaman sizin daha geç toplu sözleşme yapmanız anlamına gelecektir. Sendikamızın deneyimi, mücadele geçmişi, geleneği tüm dünyada bilinmektedir. Size bu fırsatı değerlendirmek kalmaktadır

DERİ İŞ SENDİKASI

3 Şubat 2012 Cuma

Bu kılıf gerçekten hoş değil!

Tekirdağ Çerkezköy’de kurulu bulunan ve Nokia, Blackberry, Vertu, Apple gibi firmalar için deri kılıf üretimi yapan Trexta’da işçilerin sendikalaşma mücadelesini desteklemek ve katkı sunmak için sendika uzmanlarının, akademisyenlerin, avukatların, gazetecilerin ve kadın kuruluşlarının katıldığı bir atölye çalışması 21 Ocak Cumartesi günü gerçekleştirildi. Cumartesi sabah 10.30’da Trexta TR fabrikasında çalışan işçilerin ve işten çıkarılan sendika üyelerinin de katılımıyla başlayan toplantıda öncelikle fabrikanın ve işçilerin sorunlarının anlaşılması üzerine görüş alışverişi yapıldı. İşçiler sendika fabrikaya gelmeden önceki ağır çalışma koşulları ile sendikal çalışmanın ardından gerçekleşen kısmi düzenlemeleri aktardılar ancak kısmi düzenlemelerin de yeterli olmadığını, fabrikada çok ciddi sorunlar olduğunu ve sendikalı olmak isteyen işçiler üzerinde baskıların sürdüğünü eklediler.

'MAAŞLAR HALA YARIM ÖDENİYOR'

Kısmi gelişmeler açısından önceden 30 saate varan uzun çalışma süreleri yerine artık gündüzleri 8-18 ve geceleri 12-8 arası çalışmanın olduğunu, artık zorunlu mesaiye bırakılmadıklarını, mesai ücretlerini almaya başladıklarını, iş sağlığı ve güvenliği ilkeleri açısından belirli önlemlerin alındığını, dinlenme salonunun hazırlandığını vb anlattılar. Bununla beraber fabrika tarihinde ilk kez işverenin işçilerle toplantı yaptığını, maaşların düzenli ödeneceği üzerine sözler verdiğini ancak halen maaşların yarım ödenmeye devam ettiğini, işyerinde temsilci seçimi yapıldığını ve sendikalı işçilerin de seçildiğini eklediler.

Fabrikada maaşların düzensiz ve yarım yarım ödenmesi, maaşların düşük olması, ücret artışlarında keyfi ve ayrımcı tutumların sürdürülmesi, fabrikada çalışanların yüzde 75’inin kadın işçilerden oluşmasına karşın kreşin olmaması ve sendikalı olmak isteyen işçiler üzerinde baskıların sürmesi gibi sorunlar aktarıldı.

SENDİKAL MÜCADELE GÜÇLENDİRİLECEK

Atölye çalışması verilen bilgiler ve soru-cevap kısmının ardından şehir dışından gelen katılımcılar Trexta’da işçilerin sendikalaşma mücadelesine nasıl destek verileceği gündemini ele aldılar. Fabrikanın, işveren ve fabrika yönetiminin özellikleri, sermaye yapısının ve müşterilerinin durumunun, fabrika içinde iş sağlığı ve güvenliği, kadın işçilerin hakları vb üzerine nasıl çalışmalar yapılacağı üzerine görüşüldü ve görevlendirmeler yapıldı.

Trexta yönetiminin işçiler üzerinde baskıyı sürdürme ve sendikayla görüşmeme ısrarını sürdürmesi halinde hukuksal alanda, devlet kurumları nezdinde, müşteriler üzerinde nasıl girişimlerde bulunulacağı ve mücadelenin ulusal ve uluslar arası medyada görünür kılınması üzerine neler yapılacağı ele alındı ve görev bölüşümü yapıldı.

Yerel kamuoyunda ve sosyal medyada Trexta işçilerinin sendikalaşma mücadelesine desteğin güçlendirilmesi için kararlar alındı.

Deri-İş’e Avrupa işçi sınıfından destek büyüyor

Deri-İş Sendikamızın Genel Başkanı Musa Servi ve Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Eren Korkmaz 26 Ocak- 1 Şubat arasında Belçika, Almanya ve Hollanda’da çeşitli görüşmelerde bulundu.

Avrupa Federasyonlarının Ortak Yürütme Kurulu Toplantıları
15-16 Mayıs 2012 tarihlerinde Avrupa’daki üç işçi federasyonun birleşerek Avrupa Sanayi İşçileri Federasyonu’nun kuruluş kongresini gerçekleştirecekler. Kongre öncesinde son hazırlıkları gerçekleştirmek için 30-31 Ocak tarihlerinde Belçika’da Elewijt şehrinde toplantılar düzenlendi.

30 Ocak günü ETUF:TCL (Avrupa Sendikalar Federasyonu:Tekstil, Giyim ve Deri) federasyonunun yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildi. Olağan yönetim kurullarının aksine Avrupa genelinde tekstil sektöründeki sendikaların geniş katılım gösterdiği toplantıda ETUF:TCL’nin feshi ve yeni kurulacak federasyonun tüzük ve politikaları üzerine görüşmeler yapıldı.
31 Ocak günü ise yeni federasyonda yer alan diğer iki Avrupa federasyonu olan EMCEF (Avrupa Maden, Kimya, Enerji İşçileri Federasyonu) ve EMF (Avrupa Metal Federasyonu) Yönetim Kurullarıyla beraber üç federasyonun yönetim kurulları ortak bir toplantı düzenlediler, kuruluş kongresinin detaylarını, tüzüğünü, politik önergesini ve çeşitli komitelere yönelik adayları belirlediler.
Bu toplantıda politik önerge kısmında Deri-İş adına söz alarak görüşlerimizi ifade etme imkanını değerlendirdik. Konuşmamızda kapitalizmin krizi nedeniyle tüm ülkelerde işçilerin haklarına yönelik saldırganlığın arttığına değindik. Konuşmamızda
“Dünya genelinde sermayenin saldırganlığına karşı işçi sınıfının da ortak bir direniş ve mücadele hattı örmesi gereklidir. Emeğe yönelik saldırganlarına karşı hep beraber ‘No passaran’ (Geçit Yok) diyebilmeliyiz.
Biz de ülkemiz Türkiye’de örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılara karşı durmaktayız. Türkiye’de sendika üyesi olmak ne yazık ki işten atılmayı, baskıyı, gözaltıyı, biber gazını göze almak demektir. Ancak yalnızca saldırıdan bahsetmek yeterli değildir. Ciddi bir direniş ve mücadele de örgütlenmektedir.
Deri-İş olarak Kampana’da yaklaşık 300 gündür, Savranoğlu’nda ise 200 gündür direnmekteyiz. Prada gibi uluslar arası firmalara üretim yapan DESA’da örgütlenme mücadelemiz ısrarla sürmektedir.
Bugün hükümet sendika istatistiklerini açıklama adı altında anti-demokratik iş kolu barajı üzerinden toplusözleşme hakkımızı elimizden almakla bizleri tehdit etmektedir. Bizler ILO normlarına uygun, demokratik bir yasa için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yeni kurulacak federasyonun önemi büyüktür. Hem milyonlarca işçinin örgütsüz olduğu Türkiye ve Balkanlarda hem de Avrupa’da göçmen işçilerin sorunlarını savunmak, kiralık işçiliğe-taşerona karşı mücadele etmek gibi ciddi gündemleri olmalıdır. Hem ülkemizde hem de dünyada bu nedenle en büyük ortak şiarımız dayanışma ve enternasyonalizm olmalıdır” denildi.
Toplantıda ayrıca DESA, Kampana-Savranoğlu ve Trexta’daki örgütlenme çalışmalarımıza dair hazırladığımız İngilizce bildiri de toplamda 8 milyon işçiyi temsil eden sendika temsilcilerine dağıtıldı.
Toplantıda ayrıca 30 Ocak günü hükümetin tasarruf paketlerine karşı genel grev yapan Belçikalı işçilerle dayanışma mesajı kabul edildi, Avrupa Birliği’nin yeni vergi yasası reddedildi, yine Avrupa Birliği’nin işçilerin grev hakkını sınırlamaya dair planı protesto edildi ve ETUC’un çağrısını yaptığı 29 Şubat’taki Avrupa çapındaki genel greve katılım çağrısı yapıldı.

Deri-İş’in Mücadeleleriyle İlgili Toplantılar

30-31 Ocak tarihlerindeki Yürütme Kurulu toplantısı süresince DESA’daki mücadelemizle ilgili olarak ETUF:TCL Başkanı İtalyan sendikacı Valeria Fideli, ETUF:TCL Genel Sekreteri Luc Triangle, ITGLWF Genel Sekreteri Klaus Priegnitz ve İspanyol sendika lideri Isidor Boix ile bir toplantı gerçekleştirildi. DESA işvereni ile son dönemde gerçekleşen görüşmeler ele alındı. 8 Şubat tarihinde ETUF:TCL ve ITGLWF Genel Sekreterlerinin DESA meselesiyle ilgili olarak İstanbul’a gelecek olmaları da bu görüşmenin önemini arttırmıştır. Görüşmede DESA işvereni ile düzenli görüşmeler yapmanın ve sorunları medeni şekilde ele almanın olumlu olduğu ve devamını getirmek gerektiği üzerinde duruldu. DESA’nın örgütlenme özgürlüğüne saygı gösterdiğini yalnızca sözle değil pratikte de göstermesi gerektiği, bu görüşmelerin oyalamaya dönüşmemesi için somut adımların ele alınması halinde anlamlı olacağı, DESA’nın imzaladığı protokole uyması ve sendikal sebeple işten çıkarılanların işe geri alınması üzerinde duruldu.
Toplantı süresince ayrıca şu an Alman IG BCE (Maden, Kimya, Enerji Sendikası) ve EMCEF Başkanı olan ve yeni kurulacak EIWF (Avrupa Sanayi İşçileri Federasyonu) başkanlığına tek aday olan Michael Vassiliadis ile başta DESA olmak üzere Trexta ve Kampana-Savranoğlu mücadeleleri üzerine bir görüşme gerçekleştirildi.
İspanyol sendikacı Isidor Boix ile de bu mücadelelerin dışında Inditex projesi kapsamında Türkiye’de yapılacak çalışmalar ele alındı.
Toplantıda ayrıca Finlandiyalı sendika temsilcileri ile Nokia tedarikçisi Trexta’daki çalışmalarımız ve birlikte neler yapılacağı üzerinde duruldu.
DESA, Trexta, Kampana-Savranoğlu üzerine aralarında Hollandalı, İsveçli ve Avusturyalı sendikacıların olduğu bir dizi ülkeden sendikacılarla görüşmeler gerçekleştirildi.
Yürütme Kurulu toplantıları öncesinde 26 Ocak günü Almanya’da Dortmund’da NGG (Gıda İşçileri Sendikası), 27 Ocak günü Hannover’da IG BCE (Maden, Kimya, Enerji) sendikasının deri işkolu sorumlusu ile görüşmeler yapıldı.
Bu süre boyunca Avrupa’da yaşayan Türkiyeli sendika temsilcileri, uzmanları ve yöneticileriyle ve çeşitli siyasi parti ve kurum temsilcileri ile de görüşmeler gerçekleştirildi. Bu toplantılarda Türkiye’de sendikal hareketin durumu, Deri-İş’in beklentileri ve DESA, Trexta ve Savranoğlu-Kampana Deri’deki mücadele ve direnişleri ele alındı. Güçlü ve etkili uluslar arası kampanyalar yapmak, sendikalarla beraber eylem ve etkinlikler düzenleyerek dayanışma göstermek, maddi ve manevi destekte bulunmak ve kamuoyunda görünür olmak için parlamenterler ve medya üzerinden nasıl çalışmalar yapılabileceği gündemleşti ve çeşitli somut kararlar alındı.

Kitle Toplantıları
Ziyaret süresince Deri-İş Sendikası olarak Avrupa’daki Türkiyeli işçilerle de kitle toplantıları gerçekleştirildi. 26 Ocak’ta Duisburg’da, 27 Ocak’ta Hannover’de, 28 Ocak’ta Darmstad’da, 29 Ocak’ta Anthem’de çeşitli Türkiyeli derneklerin üyeleriyle, siyasi parti temsilcileriyle ve Türkiyeli emekçilerle ortak sohbet toplantıları düzenlendi.
Bu toplantılarda da Deri-İş başta olmak üzere ülkemizde işçi sınıfının durumu ve mücadelesi üzerinde duruldu ve uluslar arası dayanışmanın ve kampanyaların önemi ve gerekliliği anlatıldı. Soru-cevapların ve görüşlerin ifade edildiği sohbet toplantıları verimli geçti.
Türkiye’deki işçilerin mücadelesi ile dayanışmayı yükseltmek, sendikaların ve kurumların sendikal özgürlüklere saygı göstermeyen firmaların ve müşterilerinin mağaza ve işyerlerinin önünde güçlü ve sürekli eylemler yapmak gerekliliği üzerinden hemfikir olundu.

Sonuç
26 Ocak-1 Şubat tarihleri arasındaki Avrupa ziyareti sendikamız açısından oldukça yoğun ve verimli geçmiştir. Özellikle 30-31 Ocak tarihlerinde Avrupa’nın her ülkesinden gelen ve tekstil, deri, maden, kimya, enerji, metal sektörlerinden toplamda 8 milyon işçiyi temsil eden sendikaların temsilci ve yöneticilerinin bir araya geldiği toplantılarda sendikamızın aktif bir tutum alması, genel kurullarda söz alarak, bildiri dağıtarak ve özel görüşmeler gerçekleştirerek ülkemizdeki durumu ve mücadelelerini anlatması oldukça önemli kararların alınmasına ve işbirliğinin güçlenmesine sebep olmuştur. Yeni kurulacak federasyonda Türkiyeli sendikalarla dayanışmanın özel bir gündem olarak kabul edilmesi ve buna uygun örgütlenmelere gidilecek olması sendikamızın uluslar arası dayanışmadan daha güçlü şekilde faydalanacağına işaret etmektedir.
Ayrıca Türkiye’deki sendikal mücadelelere bugüne kadar güçlü destek veren Almanya’daki sendikalarla merkezlerinde özel görüşmelerin yapılması, Türkiyeli göçmen işçilerle kitlesel toplantıların yapılması ve Avrupa sendika hareketinde aktif görev alan Türkiyeli temsilcilerle yeni bağların kurulması oldukça değerlidir.
Önümüzdeki dönemde bu bağların güçlendirilmesi ve sendikal özgürlüğe gerekli saygıyı göstermeyen DESA, Trexta ve Kampana-Savranoğlu ile Çorlu, Gerede, Bursa ve Uşak’taki deri işverenlerini çağdaş normlara uymaya davet etmek için etkili uluslararası kampanyalar yürütmenin altyapısını oluşturma açısından bu çalışmalar etkili olacaktır.

Kampana işçileri davayı kazandı

  • 314 GÜNDÜR DİRENEN KAMPANA DERİ İŞÇİLERİ İŞE İADE DAVASI KAZANDILAR


  • Deri-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan ve 314 gündür direnişte olan Kampana Deri işçileri işe iade davasını kazandı.
    Kartal İş Mahkemesi Kampana Deri işçilerinin sendikaya üye oldukları için işten atıldığına ve işe iadelerine karar verdi. Kampana patronu eğer işçileri işe geri almazsa 16 aylık tazminat ödemek zorunda kalacak.
    Öte yandan direnişteki işçilere bugün Sendikal Güç Birliği Platformuna üye sendikaların İstanbul şubeleri de destek ziyaretinde bulundu.
    Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesinde yürüyüş yaparak direnişteki işçilerin yanına gelen şube üyeleri, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Kampana işçisi yalnız degildir” sloganları attı.

    TÜRK-İŞ GENEL KURUL KARARINI UYGULASIN
    Şubeler adına konuşan fabrika önünde açıklama yapan Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm, yasalardaki boşlukları kullanan Kampana patronunun bu kararla geri adım atmak zorunda kaldığını ifade etti. Kampana işçilerinin direnişinin tüm Türkiye’ye yayıldığını, Gerede’de deri işçilerinin, Adana’da ayakkabı işçilerinin talepleri için sokaklara döküldüğünü belirten Gülüm, Sendikal Güç Birliği Platformu olarak bu mücadelelerin içinde olduklarını ve birleştirmek için çalıştıklarını dile getirdi.
    Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi ise AKP hükümetinin işçilerin ellerindeki tüm hakları almak için esnek ve taşeron çalıştırmayı yaygınlaştırdığını ifade etti.
    Kampana Deri işçilerinin mücadelesinin insanca yaşam mücadelesi olduğuna dikkat çeken Servi, esnek ve taşeron çalışmasına karşı yürütülen bir direniş olduğunu söyledi.
    Kampana patronunun hala ayak oyunlarını sürdürdüğüne dikkat çeken Servi, “İşçilerin sendikal haklarından vazgeçirme çabası mahkeme kararıyla boşa düştü. Kampana Deri işçileri işbaşı yapana kadar her türlü anayasal hakkını kullanacaktır” diye konuştu.
    Türk-İş’in son Olağan Genel Kurulunda Kampana ve Savranoğlu Deri işçileri ile dayanışma kararı aldığını, ancak henüz bir adım atmadığını hatırlatan Servi, Türk-İş yönetimini genel kurulun aldığı kararı uygulamaya çağırdı.

    DİRENİŞÇİLERE 26 BİN 830 LİRA YARDIM
    Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay da 314 gündür süren haklı mücadelenin sonucunda mahkeme kararıyla işe iade edildiklerini söyledi.
    Tuzla Organize Sanayi Bölgesinde tüm patronların Kampana işçilerinin kaybetmesi için çalıştıklarını hatırlatan Tay, bu zaferin Tuzla’daki mücadeleyi yeni bir ivme kazandıracağını dile getirdi. Tay, başta Tuzla olmak üzere taşeronlaşmanın yasaklanması, işçilerin kazanılmış haklarının korunması için mücadeleyi ilerletecek adımlar atacaklarını söyledi.
    Öte yandan ziyarette İstanbul’daki şubeler, üyelerinden topladıkları 26 bin 830 lirayı direnişteki Kampana Deri işçilerine verdiler. (İstanbul/EVRENSEL)
    Güncelleme tarihi: 2012-01-25 06:51:01

    25 Ocak 2012 Çarşamba

    Trexta Sendikal Hak Gasplarına Kılıf Bulamayacak

    Trexta İşçileri,

    Sendikamızın Trexta'daki çalışmaları büyüyerek sürmekte. Eğer üyeysen yeni arkadaşların katılması için davet et, eğer halen üye olmadıysan kayıt ol, katkı sun.
    Yalnız değilsin, güçsüz değilsin. Kendine güven. Hakların var, sana destek sunanlar var, deneyimli ve işçiden yana bir sendika var. Henüz sözleşme imzalamadığı halde sendikanın çabası sayesinde mesailerini alıyorsun; sabahlara, gece 3'lere kadar aşırı uzun saatler çalışmak zorunda kalmıyorsun; çocuğuna-ailene zaman ayırabiliyorsun. Artık önceden yüzüne bakmayan, sana insan gibi davranmayan işverenin seninle toplantılar yapıyor, sendikalı olanı işten atacağı tehdidini savuran yönetim işçi temsilcisi seçimleri yapıyor. Havalandırmalar yenileniyor, önlemler alınıyor, artık molanı soğukta geçirmemen için kaloriferli odalar hazırlanıyor. Ama bunlar yeterli mi? Halen maaşlarını tam alamıyorsun, halen kreşten faydalanamıyorsun, halen maaşların oldukça düşük ve halen maaş artışında ayrımcılık yapılıyor.
    Eğer sendikalı olursan çok daha fazlasına sahip olabilirsin, çünkü bunlar senin hakkın. Alınterinin karşılığı, çocuklarının rızkı. Sendikalı işyerlerindeki işçiler evlerine erzak taşırken, ikramiye alırken, daha yüksek maaş alırken sen neden bunlara sahip olamıyorsun? Ama sendikalı olmazsan, bu bir parmak balı yeterli bulursan, yarın sendika ayrılırsa tüm bu kısmi düzelmeler bir anda geri alınacaktır, bunu unutma!
    Artık korkmana, çekinmene gerek yok. Sendikayı, işçi temsiliyetini yok sayanlar, görüşmek isteyen işçiyi içeri bile almayanlar, odalarına yalnızca tehdit etmek için sizi çağıranlar Nokia'nın baskısını görünce, sendikamızın çabalarını görünce sizle görüşmeye, sizden temsilciler seçmeye başladılar. Bu da sendikamızın başarısıdır. Sendikamız işçilerin birliğini ilmek ilmek örmektedir. Birlik olmak, dayanışma içinde olmak için kayıt olanlara sen de katıl...
    Yalnız değilsin. Cumartesi günü İstanbul ve Ankara'dan çok sayıda değerli arkadaşımız size destek için geldi. Gelenler arasında üniversite hocaları (Sabancı, Bilgi, Boğaziçi, Marmara, İTÜ, İstanbul Üniversiteleri), avukatlar (Çağdaş Hukukçular Derneği), kadın hakları dernekleri, gazeteciler (Cumhuriyet, BBC, Hürriyet), sendika uzmanları (Petrol-İş, Basın-İş, Tez Koop İş), sivil toplum örgütleri temsilcileri bulunmaktadır. Destek verenlerin ve diğer toplantılara gelenlerin sayısı daha da artacaktır.
    Gelenler işçilerin hak mücadeleleri içinde deneyimli kişilerdir. Örneğin bir arkadaşımız tersane işçilerinin durumunu, bir diğeri Antalya'daki Novamed'de kadın işçilerinin grevini, bir başkası UPS kargo işçilerinin toplu sözleşme yapmasını sağlayan kampanyayı ülke ve dünya gündemine taşımıştır. UPS Kargo işçileri ki, sendikalı olduğu için 168 işçi geçen sene işten çıkarılmış, ülkemizde ve dünya genelinde düzenlenen büyük bir kampanya ile hepsi işe geri dönmüş, toplu sözleşme imzalamış, yaşam düzeyleri yükselmiştir. Bu çalışmalara katılanlar senin için, Trexta'ya sendika girsin diye güçlerini birleştirmektedir.
    Bu toplantıda önemli kararlar alınmıştır. Bakanlıktan cumhurbaşkanına çeşitli devlet kurumlarına başvurular yapma, ulusal ve uluslararası basın, televizyon ve radyoda Trexta'yı gündemleştirme, bilgilendirme amaçlı broşürler, filmler hazırlama, internet ve sosyal medyayı etkin şekilde değerlendirme kararı alınmıştır. Müşterilerle irtibat kurulması ve dünya genelinde bu çalışmayı duyurma, ülke içinde kadın haklarını savunan kurumlarla ortak hareket etme konuları kararlaştırılmıştır. Eğer sendikalılar üzerinde baskı sürerse hem müşteriler hem de Trexta ürünlerini satan mağazalar üzerinde baskı kurmak için önlemler üzerinde durulmuştur.
    Haklısınız, güçlüsünüz. Haklarınız var. Dostlarınız ve kararlı bir sendikanız var. Sendikanın katkılarından şimdiden yararlanıyorsunuz ama bunlar daha çok küçük bir kısmı. Siz birlik olursanız daha iyi bir geleceğe sahip olabilirsiniz. Sendikanız birliğinizi sağlamak için büyük bir fırsattır. Bu fırsatı kaçırma, değerlendir. Sosyal haklarında, birlikle, dayanışmayla, düzenli ve güvenceli bir çalışma yaşamı ile kendin ve ailen için iyi bir gelecek hazırla!

    DERİ-İŞ SENDİKASI

    0530 781 60 37 www.deri-is.com

    http://trextadasendika.blogspot.com facebook: trextadasendika

    23 Ocak 2012 Pazartesi

    Bu kılıf şık değil

    Çerkezköy’de kurulu bulunan ve Nokia, Blackberry, Vertu, Apple gibi firmalar için deri kılıf üretimi yapan Trexta’da işçilerin sendikalaşma mücadelesini desteklemek ve katkı sunmak için sendika uzmanlarının, akademisyenlerin, avukatların, gazetecilerin ve kadın kuruluşlarının katıldığı bir atölye çalışması 21 Ocak Cumartesi günü gerçekleştirildi.
    21 Ocak Cumartesi sabah 10.30’da Trexta TR fabrikasında çalışan işçilerin ve işten çıkarılan sendika üyelerinin de katılımıyla başlayan toplantıda öncelikle fabrikanın ve işçilerin sorunlarının anlaşılması üzerine görüş alışverişi yapıldı. İşçiler sendika fabrikaya gelmeden önceki ağır çalışma koşulları ile sendikal çalışmanın ardından gerçekleşen kısmi düzenlemeleri aktardılar ancak kısmi düzenlemelerin de yeterli olmadığını, fabrikada çok ciddi sorunlar olduğunu ve sendikalı olmak isteyen işçiler üzerinde baskıların sürdüğünü eklediler.
    Kısmi gelişmeler açısından önceden 30 saate varan uzun çalışma süreleri yerine artık gündüzleri 8-18 ve geceleri 12-8 arası çalışmanın olduğunu, artık zorunlu mesaiye bırakılmadıklarını, mesai ücretlerini almaya başladıklarını, iş sağlığı ve güvenliği ilkeleri açısından belirli önlemlerin alındığını, dinlenme salonunun hazırlandığını vb anlattılar. Bununla beraber fabrika tarihinde ilk kez işverenin işçilerle toplantı yaptığını, maaşların düzenli ödeneceği üzerine sözler verdiğini ancak halen maaşların yarım ödenmeye devam ettiğini, işyerinde temsilci seçimi yapıldığını ve sendikalı işçilerin de seçildiğini eklediler.
    Fabrikada maaşların düzensiz ve yarım yarım ödenmesi, maaşların düşük olması, ücret artışlarında keyfi ve ayrımcı tutumların sürdürülmesi, fabrikada çalışanların % 75’inin kadın işçilerden oluşmasına karşın kreşin olmaması ve sendikalı olmak isteyen işçiler üzerinde baskıların sürmesi gibi sorunlar aktarıldı.
    Atölye çalışması verilen bilgiler ve soru-cevap kısmının ardından şehir dışından gelen katılımcılar Trexta’da işçilerin sendikalaşma mücadelesine nasıl destek verileceği gündemini ele aldılar. Fabrikanın, işveren ve fabrika yönetiminin özellikleri, sermaye yapısının ve müşterilerinin durumunun, fabrika içinde iş sağlığı ve güvenliği, kadın işçilerin hakları vb üzerine nasıl çalışmalar yapılacağı üzerine görüşüldü ve görevlendirmeler yapıldı.
    Trexta yönetiminin işçiler üzerinde baskıyı sürdürme ve sendikayla görüşmeme ısrarını sürdürmesi halinde hukuksal alanda, devlet kurumları nezdinde, müşteriler üzerinde nasıl girişimlerde bulunulacağı ve mücadelenin ulusal ve uluslar arası medyada görünür kılınması üzerine neler yapılacağı ele alındı ve görev bölüşümü yapıldı.
    Yerel kamuoyunda ve sosyal medyada Trexta işçilerinin sendikalaşma mücadelesine desteğin güçlendirilmesi için kararlar alındı.
    Katılımcılar daha öncesinde içinde yer aldıkları UPS, tersane, Novamed gibi işçi mücadelelerinden çıkardıkları dersleri aktardılar ve bu mücadelelerde eksik kalan konular üzerine çıkarılan dersler ele alındı.
    Oldukça verimli geçen atölye çalışmasında alınan kararlar üzerine görev bölüşümü yapıldı, daha geniş katılımlı toplantıların alınmaya devam etmesi ve çeşitli gündemler üzerine işçilerle eğitim çalışmalarının düzenlenmesi üzerine görüş birliğine varıldı.