29 Aralık 2011 Perşembe

Trexta işçilerine mektup

Sevgili işçi arkadaşım,


Öncelikle senin, ailenin ve sevdiklarinin yeni yılını sendikamız Deri-İş olarak en içten dileklerimizle kutluyoruz. Yeni yılda hakkını alabildiğin, düzenli ve çağdaş bir çalışma ortamının olduğu, hak ettiğin saygıyı ve insanca muameleyi görebildiğin, döktüğün alınterinin karşısında kendin, ailen ve çocukların için güvenli bir gelecek sağlayabildiğin bir çalışma yaşamı diliyoruz. Bunun için de tek yol birlik olmakta, birlik olmak içinse sendikalı olmaktır.

Yıllardır büyük bir emek verdiğin, alınteri döktüğün, tüm dünyada beğenilen ürünler ürettiğin, gece gündüz çalıştığın halde hak ettiğin muameleyi görebiliyor musun? Düzenli, güvenceli bir iş sunuluyor mu? Maaşını, mesaini düzenli alabiliyor musun? Çocuklarına, ailene hak ettikleri imkanları sunabiliyor musun? Bir talebin, derdin olduğunda rahatça ifade edebiliyor, karşısında insani bir yaklaşım görebiliyor musun? İş kazası geçirmemen, mesleki hastalıklara yakalanmaman için gerekli önlemler alınıyor mu? Emekli olduğunda rahat bir yaşam sürmen mümkün mü? Bugüne kadar, ne yazık ki, değerin bilinmedi, soru ve taleplerine saygısızca davranıldı, kölece çalışma şartları dayatıldı. Ama gün geldi, devran döndü, artık insanca ve güvenceli bir yaşam, hakkını alabildiğin, çağdaş çalışma koşullarının sağlandığı günler çok yakın. Anayasanın sana verdiği hakkı kullan, sendikalı ol, işverenle iletişimin toplu sözleşme temelinde gerçekleşsin.

İşçilerin teker teker işverenle eşit koşullarda muhattap olması mümkün değildir. Ancak işçiler birlik olursa, toplu hareket ederse güç olurlar, gücünün farkına var. İşveren zenginleşmek için, rakiplerini elimine etmek için, bireyci ve çıkarcı şekilde işlerini yürütmektedir, oysa senin böyle bir derdin olamaz. Sadece işçiler gerçek birliği, dayanışmayı sağlarlar ve kendi bireysel çıkarları ile tüm çalışma arkadaşlarının çıkarlarının ortak olduğunu bilirler. 5 yıl, 8 yıl, 10 yıl çalışıp da düşük ücret alma adaletsizliğini kabul edemezler. Kabul etmesi ise hem kendi yaşamından hem de çocuklarının geleceğinden taviz vermektir ve bizler bu tavizi artık vermeyeceğiz.

İşte yaşayarak görüyorsun, birlik olunca, harekete geçince, sana dayatılan sessizliği kabul etmeyince işveren ve vekilleri sana dil dökmek, açıklama yapmak zorunda kalıyor. En son ne zaman böylesi açıklamalar yaptılar sana? Hiç yaptılar mı? Hiç değer verdiler mi? Çocuğu hastalanana izin vermeyi, borcu birikene maaşı ve kıdemini vermeyi bir şantaj olarak kullanmadılar mı? Sana konuşmayı, kırmızı çizgileri geçmeyi, lavaboda geçireceğin zamanı kısıtlamadılar mı? Seni zorla sabahlara kadar çalıştırmadılar mı? Sen zorluklar altında çalışırken, çocuklarınla, ailenle, borçlularınla, kredilerinle uğraşırken ve gözüne uyku girmezken onlar futbol takımı kurup teknik direktörlük ve başkanlık yapıp, kahvelerde kağıt oynamadılar mı, zamanlarını facebookda geçirmediler mi? Şimdi birden neden kıymete bindin? Birden aile olduğunuz hatırlandı, sorunların çözüleceği, maaşların düzeleceği söyleniyor. Bu tesadüf mü ve siz yeniden sessizliği kabul ederseniz eski düzenin devam edeceği açık değil mi?

Kaybedecek neyin var? Asgari ücretle heryerde çalışırsın ki sana asgari ücreti dahi doğru düzgün ödemiyorlar. Ama kazanacağın çok şey var, bunun için harekete geçmeye değmez mi, yıllardır alınterinden, çocuklarının rızkından çalanlara dur demek gerekmez mi? Evlilik hazırlığı yapan genç bir arkadaşımızın eline ütü düştüğünde ve dakikalarca arkadaşımız çığlıklar atarken, işçiler oynamasın diye güvenlik düğmesini çıkaranların, yıllarca, kimisi 8 yıl çalıştığı halde kıdem tazminatlarını vermeyenlerin, çocuğu hasta olduğu için 2 bin liralık kıdemini almak isteyen arkadaşımızla 5 dakika görüşmeyi bile kabul etmeyenlerin bu kibrini, bu nezaketsizliğini sineye daha ne kadar çekeceğiz, bu kadar hak yiyenlerin anlıyoruz ki Allah'tan da, yasalardan da korkusu yok ama işçiden de mi korkmuyorlar? Siz çoğunluksunuz 600 kişisiniz, ailelelerinizle 2 binin üstündesiniz, onlar ise bir avuç.
Sendikamız Ağustos ayından bu yana fabrikanızda. Geçen haftaya kadarki çalışmalarımız hazırlıktı, sendikamız gerekli araştırmayı, hazırlığı yaptı, artık harekete geçmiştir. Sendikamızın söylediği hangi söz yanlış çıkmıştır? Uluslar arası bağlantıları kullanacağız dedik, Nokia'nın gelmesini sağlamadık mı? Yılbaşı tatilinden sonra yeni ziyaretçileriniz de olacak. Trexta evrensel standartlarda çalışmayı öğrenecek.
Ulusal ve yerel düzeyde çalışmalarımızı hızlandıracağız dedik, yerel ve ulusal basını bilgilendirdik, sendikalarla ve emekten yana herkesle, üniversitelerle, milletvekilleriyle ortak çalışma kararı aldık. Sabah ve akşam duraklarda, evlerde, her yerde olmaya ve işçi arkadaşlarımızın birliği için çalışmaya devam ediyoruz.

Çok sayıda arkadaşımız sendikamıza önkayıt yapıp birliklerini sağladılar. Üye olan arkadaşlarımız isterlerse kendilerini açıktan ifade edip diğer arkadaşlarını davet ediyorlar isterlerse de sadece kayıt oluyorlar. Sendikamız kayıt olan herkesin tam güvenliğini sağlamaya, üyelerimizin isteği dışında hiçbir bilginin paylaşılmayacağını garanti etmektedir. İşverenin veya diğer işçi arkadaşlarının senin isteğin dışında sendikalı olduğunu bilmesi mümkün değildir. Bu şekilde duyduğunuz bir kişi var mıdır?
Sendikamızın çalışmaları sonucunda geçen ay belirli düzelmeler olmadı mı? Hak aradığınızda size sözler verilmedi mi? Bu düzelmelerin kalıcı olmasını istiyorsan, sözlerin tutulmasını istiyorsan tek çaren sendikalı olmaktır. Çevrende, ailende sendikalılar vardır, onların imkanlarına sen de sahip olabilirsin. Deri-İş'in toplu sözleşme imzaladığı 30'u aşkın işyerinde işçiler hem sizden daha yüksek ücret almakta, hem yılda 4 tam maaş ikramiye, erzak, % 130 mesai ücreti, çocuk yardımı, yılbaşı, bayram yardımı vb birçok haktan yararlanıyor. Bunlara siz neden sahip olmayasınız?
Sendikamız size açıktır, dürüsttür, yapamadığı bir sözü olmuş mudur? İşten çıkarılan sendikalı işçilerin haklarını korumadı mı? Fabrikanızda her ay neredeyse 100 işçi işten çıkarılıyor. İş güvenceniz yok, ama sadece sendikalı işçiler dava açarak kıdem tazminatlarını alıyorlar. Sendikalı olup da, bizden talepte bulunup da çözümsüz kalan bir kişi var mıdır?
Çünkü biz üçüncü taraf değiliz. Sendika işçilerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını koruyan yasal bir kurumdur. İşçiler tarafından kurulup güçlendirilir. Bizim sendikamız aidat sendikacılığı yapmaz. Sizin yaşam koşullarınız geliştiğinde, maaşlarınız yükseldiğinde sendikamız bunları korumak için aidat almaya başlayacaktır. Bu aidat da yine sizin için, sizin denetiminizde kullanılacaktır. Çünkü toplu sözleşme imzalandığında sendikamız Trexta TR için şube oluşturacak ve kendi aranızdan seçeceğiniz başkan, yönetim kurulu ve temsilcilerle kendi aranızda dayanışmayı güçlendirmek için, zor durumda olana yardımcı olmak için bunlardan faydalanacaksınız. Yani sendikamızda her şey, başından aşağıya işçiler içindir, işçilere her şey şeffaftır.

Artık daha fazla beklemeye, süreci uzatmaya gerek yoktur. Sendikamız karar verdiyse sonuna kdar çalışmasını sürdürecektir. Sendikamızla bağ kurun, sorularınızı sorun ve özgürce karar verin. Geleceğinizi, emekliliğinizi, ailenizi ve çocuklarınızı düşünün. Sizden talebimiz şudur, zarfta bulacağınız sendika önkayıt formunu doldurun, nüfus cüzdanı fotokopisiyle kardeş sendikamız Petrol-İş'in Kapaklı OSB'deki Dayanışma Derneği Lokaline iletin.
İsterseniz arkadaşlarınızı da getirirseniz, açıkça sendikalı kimliğinizi dile getirirseniz çok daha hızlı şekilde süreci tamamlarız, isterseniz ise sadece kayıt yaptırın, çoğunluğu aldıktan, masaya oturduktan sonra kimliğiniz açıklansın. Seçim sizin.
Bir hikaye vardır, bilirsiniz. Nemrut diye çok zalim, kendisini tanrı ilan eden bir hükümdar varmış ülkenin birinde. İnsanlar onun zulmünden ve kibrinden çok acı çekiyormuş. Bir gün Hz. İbrahim Nemrut'a karşı durmuş, “sen tanrı değilsin insansın” demiş. Nemrut çok sinirlenmiş, öfkeden deliye dönmüş. Emirler vermiş, “çabuk” demiş, “şehrin meydanında bir ateş yakın ve Hz. İbrahim'i ateşe atın” demiş. Hz. İbrahim'e de demiş ki “hadi bakalım, seni kim kurtaracak?” Hz. İbrahim'in ateşe atıldığını gören tüm canlılar ateşe su taşımaya başlamış. Küçük bir karınca da bir damla suyu ağzına almış ateşe götürürken karıncaya sormuşlar “ey karınca, senin getireceğin bir damla su bu ateşi etkilemez ki, neden böyle yapıyorsun?” Karınca da cevap vermiş, “Evet, belki bu bir damla su ateşi söndürmeyecek ancak hiç olmazsa safım belli olsun.”
Siz de safınızı belli edin. Zulme, baskuya, korkuya, kibre, kölece çalışmaya, alınterinizin gaspına artık dur deyin. Sendikamıza kayıt yapın, birlik olun. İşte o zaman güzel günleri emin olun göreceğiz.


DERİ İŞ SENDİKASI







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder